Efe Gökçe / efe@businessworldglobal.com

Enspire Kreatif Enerji Çözümleri, ESCO’larla birlikte Performansa Dayalı Sözleşmeleri odağına alarak enerji verimliliğine yeni bir soluk getiriyor.

İnsan kaynaklı faaliyetlerin bir sonucu olan karbon emisyonu, son yılların en önemli gündem konularından biri. Artan karbon salımı, diğer sera gazları ile beraber küresel iklim krizinin ve buna bağlı olarak ortaya çıkan çevre felaketlerinin baş aktörü olarak öne çıkıyor. Karbonsuz bir dünya için sürdürülebilir enerji yatırımlarına odaklanan Entek Elektrik Genel Müdürü Bilal Tuğrul Kaya, bugünün ihtiyaçları için daha verimli ve tasarruflu çözümlere dikkat çekiyor.

Kısaca Enspire’dan bahsedebilir misiniz? 

Enspire Kreatif Enerji Çözümleri, 2020 yılında, sanayi kuruluşları ve ticari binalarda enerji tüketimlerinde dönüşüm getirmek ve enerji verimliliği ve yerinde enerji üretimi projelerini hayata geçirmek üzere, Entek Elektrik çatısı altında kuruldu. Enspire olarak, İş Ortağımız olan ESCO’lar (energy service company) ile birlikte sıfır emisyon misyonuyla sürdürülebilir enerjiye geçiş yapmayı amaçlıyoruz. Temiz enerji kullanımını Türkiye’de tabana yaymayı hedefleyerek yola çıkan ilk şirketlerden biri olarak, sanayide ve ticari binalarda boyutu fark etmeksizin tüm enerji verimliliği ve yerinde enerji üretimi projelerine finansman dahil çözüm sunuyoruz.

Şirketinizin enerji sektöründeki faaliyetleriyle ilgili bilgi verir misiniz? 

Küresel ekonomik dalgalanmalar uzun yıllardan beri ilk kez bu kadar yoğun yaşanırken, eş zamanlı olarak iklim krizinin etkileri de giderek artıyor. Küresel enerji sistemi, CO2 emisyonlarının en büyük kaynaklarından biri olarak gösteriliyor. Bu nedenle küresel ısınmayı sınırlamak için sıfır emisyon politikasıyla kaynaklarımızı verimli kullanmamızın ve sürdürülebilir enerji sistemlerine geçiş yapmamızın kaçınılmaz olduğunu biliyoruz. Biz sürdürülebilir enerjiyi çalışmalarının çatısına alan bir şirket olarak, ESCO modeli konseptimizle şirketlerin enerji giderlerinde tasarruf sağlayarak kaynaklarını ihtiyaç duydukları başka alanlara kaydırmalarına yardımcı oluyoruz. İş Ortaklarımızla birlikte projeleri, ne kadar büyük bir enerji tasarrufu oluşturacağına ve karbon emisyonunda ne kadarlık azaltma yaratacağına göre detaylı olarak ele alıyoruz.

Sektörünüzde nasıl bir farklılık yaratıyorsunuz?

Bir projeyi sadece biz değil, İş Ortaklarımız ve platformumuzdaki çözüm sağlayıcılarımızla birlikte ele alıyor ve en uygun çözümü uyguluyoruz. Çözümlerimizle, işletmelerin enerji giderlerinde yüksek oranlarda tasarruf imkanı sağlıyoruz. Tüketiciler, enerji giderlerinden elde ettiği tasarruf ile bir finansman imkanı elde ediyor ve bizimle birlikte tasarruflarını garanti altına alıyor. Enerji verimliliği projeleri için finansman ayırmak istemeyen müşterilerimize, bütçe planlamalarının dışına çıkmadan bu projeleri hayata geçirme fırsatı sunuyoruz.

Dijitalleşmeye yönelik projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Günümüz şartlarında dijital dönüşümün yer almadığı bir proje değerlendirmelerden uzakta kalıyor. Gelişmiş sensör teknolojileri, IoT projelerimizin yarattığı tasarrufu uzaktan izlememize olanak sağlıyor. Yapay zeka ile kestirimci bakım uygulamaları ve senaryolar geliştirerek tasarrufun her zaman optimum seviyede tutulmasını sağlıyoruz. Özellikle iklimlendirme projelerinde sensör teknolojileri ve bilgi birikimimizden faydalanarak minimum yatırım ile yüksek fayda sağlayabildiğimizi söyleyebilirim.

Avrupa’daki yeşil dönüşüme Türkiye nasıl ayak uydurabilir?

Türkiye’nin üretim, yatırım ve ticari olarak en önemli partnerlerinden biri olan AB’nin yeşil dönüşümü kapsayan yeni politikaları, önümüzdeki döneme ilişkin önemli bir süreci işaret ediyor. Tüm bu süreç içerisinde Türkiye, Avrupa’nın gerçekleştireceği dönüşümün kendisini ne şekilde etkileyebileceğini belirleyerek tüm stratejileri gözden geçirmeli, zorlukları ve fırsatları değerlendirerek geç kalmadan yeni stratejiler oluşturmalıdır. Türkiye’nin karbonsuz ekonomi gündemi ve Paris İklim Anlaşması’ndaki taahhütleri yerine getirmesi için tüm paydaşların aynı anda ve ortak hareket etmeleri gerekiyor.

Yeşil Mutabakat’ta yer alan bir diğer önemli konulardan olan Renovation Wave (Yenileme Dalgası) konusunda sizden bilgi alabilir miyiz? Sizce Türkiye’de de etkili olacak mı?

Yeşil Mutabakat ve yakın dönemde Türkiye’nin de taahhütlerini devreye aldığı Paris İklim Anlaşması ile birlikte tüm ülkelerin sürdürülebilir enerji yatırımlarına yönelmesi bir gereklilik olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa 2050 yılına kadar dünyanın ilk karbon nötr kıtası olma hedefini açıkladı. Enerji tüketiminin en önemli kısımlarından birini oluşturan binalarla ilgili Renovation Wave (Yenileme Dalgası) bu kapsamda başlatıldı. AB’de binalar enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 40’ından ve sera gazı emisyonlarının yüzde 36’sından sorumlu. Binalar bu nedenle Avrupa’daki en büyük enerji tüketicisidir. Yenilenme Dalgası, tüm Avrupa’da sadece binalar için geliştirildi ve bu kapsamda 2030’a kadar 3 ayaklı bir çalışma planlandı. Yenileme Dalgası’nın Türkiye’ye de etkileri olacak. Avrupa ile aynı standartları kullandığımız için Türkiye’de de değişim yaşanması kaçınılmaz. Bu tip yatırımlar teknolojinin ucuzlamasını, üretimin artmasını sağlıyor. Yenileme Dalgası ekonomik toparlanma paketlerinde de temiz enerjinin payının giderek arttığının en önemli göstergelerinden biri.  Bu gelişmelerin, vakit kaybetmeksizin Türkiye’de de olması gerekiyor.

2023 yılında enerji sektörüne yönelik beklentileriniz nedir?

Paris İklim Anlaşması ile birlikte karbonsuz ekonomi Türkiye’nin gündeminde daha çok yer bulacaktır. Bunu sağlamak için kamunun alacağı önlemler kadar sanayicilerimizin atacağı adımlar da önemli. Tüm paydaşların ortak hareket etmeleri ile verimlilik yatırımları Türkiye’nin taahhüdünü destekleyecektir. Artık yatırımların hızlanmasının zorunlu olduğu döneme giriyoruz.