Umut Çelik / Business World Global Yazı İşleri Müdürü
Sürekli PR’cı arkadaşlarla ilgili yazı ve söylemlerde bulunduğum için dostane eleştirileri iletiyorlar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim.
Şimdi size gazetecilik mesleğinin içler acısı halinden biraz bahsedeyim.
Dinozorlar her sektörde olduğu gibi bizim meslekte de ölümsüzlük iksiri ile yaşamaya devam ediyorlar. Babacan ve anaç olup gençleri destekleyenleri ayrı tutuyorum. Bu fosiller hiçbir şekilde gençlere değil kapı açmak, işten yaka silktirmek için kendilerine özel görevler edinmişler. Mil biriktirmek için kendine özel gezi isteyeni, hediye çikolatayı bile iş çıkışında gizlice alanı, torun torba sahibi şahısların iş öğretme adı altında mide bulandıran mesaj atanı da gördü bu gözler.
Gazetecilik aslında fiilen öldü, çünkü hepimiz artık reklamcıyız. Etik takılan arkadaşların kimlerle ‘nakit veya mal karşılığı’ ne iş tuttuğunu herkes biliyor.
Şimdi asıl kısma geliyorum. ‘O varsa ben gelmem’ ve ‘arkadaşımı da çağırman lazım’ ekibi. Daktilo, faks ve mektubun kalkmasıyla WhatsApp hayatımıza girdi. Bültenler, basın davetleri ve hatta görseller bile telefona döküldü. Bunlar nimet, ama asıl nimet ise bir çetenin elinde.
Bu çete kendi arasında basın davetlerini istişare edip adam seçiyor, daveti geçen kişilere ‘ültimatom’ veriyor. Bu kişi gelmesin, bu kişi mutlaka gelsin. Hatta sadece bize geç, onları boşver vs. Kapalı kapılar ardındaki pis işler WhatsApp’a döküldü. Ben şahsen bu tür tek hücrelilerle yıllardır mücadelemi sürdürüyorum.
Merak etmeyin koltuklarınızda gözümüz yok, ortalığı bulandırmayın yeter. Meslektaşlarınızı ekmeğinden edince keyif alacağınızı zannediyorsanız kötü bir haberim var: Kul hakkı.
Üzüldüğüm ise aynı masada yemeğimizi paylaştığımız, iyi kötü günde menfaatsiz yanında olduğumuz arkadaşların gözümüzün içine baka baka bunları yapmaları çok acı. Siz de biliyorsunuz koltuktan kalkınca kimsenin aramayacağını. Bir yemek, bir gezi, bir eşantiyon için kalp kırmayın. Bugün sizin yaptığınızı yarın size de yapacaklar. Bu devran böyle sürmez.
İsim soracak olanlara çok açık tarif veriyorum. Herkese öğüt verenlerden, her şey ‘bana’ diyenlerden başlayabilirsiniz.
Bakın, gördünüz bazı gazeteciler hâlâ tekel kullanıyor.