Umut Çelik / Business World Global Yazı İşleri Müdürü
Bir CEO düşünün… Rakamları konuşurken gözleri tasarımdan, sürdürülebilirlikten, insana dokunan hikâyelerden bahsederken parlayan bir lider.
Doğanlar Mobilya Grubu CEO’su Mutlu Erturan, tam da böyle biri. Türk mobilya sektörünün “ilk kadın CEO’su” olmanın sembolik gücünü, sadece yönetim katında değil, üretim hattında da hissettiren bir lider.
Doğanlar Mobilya Grubu’nun başında; yani Doğtaş, Kelebek, Lova Yatak ve Kelebek Mutfak-Banyo gibi güçlü markaları aynı çatı altında buluşturan büyük bir yapının kaptanı.
Ama o, sadece bir grubun değil, bir dönüşümün de lideri.
Geçtiğimiz günlerde, Doğanlar Mobilya Grubu’nun öncülüğünde düzenlenen “Geleceğin Mobilyası” vizyon toplantısında Erturan’la bir araya geldik. Sohbetimiz, sadece mobilya üretiminden değil, aslında geleceğin yaşam kültüründen bahsettiğimiz bir derinliğe dönüştü.
“Geleceğin mobilyası sadece güzel değil, gezegen için de iyi olmalı”
Sohbetimiz daha ilk dakikada yönünü buluyor. Erturan, “sürdürülebilirlik” kelimesini bir kez söylüyor ama altını öyle derin dolduruyor ki, konuşma boyunca o kavram bir vizyona dönüşüyor.
“Doğanlar Mobilya Grubu olarak sürdürülebilirliği sadece çevresel bir zorunluluk olarak değil, işimizin merkezine yerleştirdiğimiz bir değer olarak görüyoruz. ‘Geleceğin mobilyası’ dediğimiz şey, yalnızca nasıl göründüğüyle değil, nasıl üretildiğiyle anlam kazanır.”
Bu cümle, aslında Erturan’ın yönetim felsefesinin özeti. Çünkü grup, son birkaç yılda sadece tasarıma değil, üretim sürecinin karbon ayak izine, malzeme dönüşümüne ve enerji verimliliğine de yatırım yapmış durumda.
Bugün tesislerinde 8 GWh elektrik üretimi yapıyorlar; 2025’te bu miktarı 11 GWh’e çıkararak kendi ihtiyacının tamamını yenilenebilir kaynaklardan karşılayacaklar.
Ama asıl önemli olan, bu verileri anlatırken Erturan’ın heyecanı. Çünkü onun için rakamlar birer hedef değil, birer hikâye.
“Her kilovat, bizim doğaya geri verdiğimiz bir nefes” diyor.
Sürdürülebilirlik bir kültürdür, bir proje değil
Erturan’a göre sürdürülebilirlik, yalnızca güneş paneli takmak ya da atık azaltmakla sınırlı değil. “Kültür meselesi” diyor ve ekliyor:
“Biz bunu tasarıma kadar indirgedik. 2025’te yayınlayacağımız ‘Döngüsel Tasarım Kılavuzu’, sadece kendi tasarımcılarımız için değil, tüm sektör için bir referans olacak. Çünkü geleceğin mobilyası, sadece uzun ömürlü değil; karbon nötr, insan sağlığına duyarlı ve duygusal bağ kurabileceğiniz kadar anlamlı olmalı.”
Bu sözler kulağa idealist gelebilir. Ama Doğanlar Mobilya bu vizyonu somutlaştırmış bile.
Çevre Etiketi Sertifikası alan doğa dostu bebek yatağı, sadece malzeme olarak değil, üretim süreciyle de sürdürülebilirliğin sembolü haline gelmiş.
“Bu ürün, sadece bir yatak değil; gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakmanın küçük ama anlamlı bir adımı,” diyor Erturan gururla.
“Müşteri deneyimi artık üretim kadar önemli”
Sohbetimiz derinleşirken konu, dijitalleşme ve müşteri deneyimine geliyor. Erturan burada da net:
“Bizim önceliğimiz müşteri deneyimini merkeze almak. Dijitalleşmeyi, sürdürülebilirliği ve verimliliği bir arada yürütmek zorundayız. Artık mobilya sadece bir ürün değil, yaşam alanının duygusunu belirleyen bir unsur.”
Doğanlar Mobilya Grubu, bugün 683 mağazasıyla dev bir yapıya sahip. Bunların 573’ü Türkiye’de, 110’u yurt dışında.
Ama Erturan’a göre bu sayı bir sonuç değil, bir başlangıç:
“Avrupa ve Amerika pazarları bizim için stratejik. Wayfair gibi dünyanın en büyük e-ticaret platformlarıyla temaslarımız sürüyor. E-ticaretin toplam ciromuzdaki payını birkaç yıl içinde yüzde 20’ye çıkarmayı hedefliyoruz.”
Kısacası, Erturan’ın liderliğinde Doğanlar sadece mağaza sayısını değil, marka algısını da büyütüyor.
“Türkiye’nin dünya mobilya ticaretindeki payı yüzde 1’in altında, bu kabul edilemez”
Bir CEO’nun ağzından bu kadar net bir cümle duymak kolay değil.
“Dünya mobilya sektörü yılda yüzde 3,5–4 büyüyor. Türkiye’nin payı yüzde 1’in altında. Bu bizim için kabul edilebilir değil,” diyor Erturan.
Bu tespitin ardından şu eklemeyi yapıyor:
“Biz sadece kendi grubumuzu büyütmüyoruz. Türk mobilya markalarının küresel ölçekte tanınmasını, tasarım gücümüzün dünyada karşılık bulmasını istiyoruz. Çünkü Türkiye’nin bu potansiyeli var.”
Sektörde 42 bin üretici bulunmasına rağmen, markalı üreticilerin toplam pastadaki payı sadece yüzde 15–20 civarında.
Erturan, bu tabloyu değiştirmeye kararlı.
“Markalı şirketler büyüdükçe hem sektör güçlenecek hem de ihracat kapasitemiz artacak. Bizim hedefimiz, sadece Doğanlar Mobilya’yı değil, tüm Türk mobilya markalarını global oyuncu haline getirmek.”
Pet şişeden elyafa uzanan döngü
Sürdürülebilirlik konusunu konuşurken Erturan, masadaki su şişesini eliyle işaret ediyor:
“Bu şişe bile aslında bir hammadde. Düzce’deki Kelebek fabrikamızda pet şişelerden elyaf üretimi yapıyoruz. Geri dönüşüm sadece atığı azaltmak değil, malzemeye ikinci bir hayat vermek demek.”
Enerji yatırımlarında da hız kesmiyorlar. GES (güneş enerji santrali) projeleriyle kendi enerjilerini üretmeyi planlıyorlar.
“Artık sadece kendi fabrikanızın karbon nötr olması yetmiyor. Tedarikçilerinizle, taşeronlarınızla, hatta lojistik zincirinizle birlikte karbon nötr olmanız gerekiyor,” diyor Erturan.
Bu yaklaşım, klasik sanayi mantığının ötesinde, ekosistem bazlı bir liderlik anlayışını yansıtıyor.
2026’ya kadar fabrika yok, büyüme verimlilikle gelecek
Pek çok CEO, büyümeyi fabrika sayısıyla ölçer. Erturan ise farklı düşünüyor:
“Son iki yılda üretim kapasitemizi artırmak için ciddi yatırımlar yaptık. Artık yeni fabrika kurmak yerine mevcut yapıyı daha verimli hale getirmeye odaklandık. 2026’ya kadar yeni fabrika planımız yok.”
Bu stratejinin altında sade bir mantık var: kaliteyi nicelikle değil, verimlilikle büyütmek.
Yıl sonu hedefleri ise oldukça net: yüzde 14’lük büyüme.
Bir liderden daha fazlası
Röportajın sonunda fark ediyorum: Mutlu Erturan, klasik anlamda bir yönetici değil.
O, bir vizyoner, bir kültür taşıyıcısı.
Konuşurken her cümlesinde hem tasarımın hem insanın hem de doğanın bir arada var olabileceğini kanıtlıyor.
Sohbetin sonunda bana dönüp şu cümleyi söylüyor:
“Geleceğin mobilyası, sadece bir eşya değil; bir değer, bir bilinç, bir miras olmalı.”
Belki de bu yüzden Erturan, Türk mobilya sektörünün “ilk kadın CEO’su” olmanın ötesinde, bir dönüşümün sesi haline geldi. Onun liderliğinde Türkiye artık sadece mobilya üretmiyor; geleceğe iz bırakacak yaşam alanları tasarlıyor.




