Umut Çelik / Business World Global Yazı İşleri Müdürü
Yeme içme cenneti Türkiye’de her şeyde olduğu gibi, gastronomide de maalesef önlüğü geçiren şef olup millete şov yapıyor. İşin en acı tarafı da bunların bir çoğunluğu Valilik ve belediyeler tarafından destekleniyor.
İşini hakkıyla yapan, bu işe gerçekten idealist bakan birkaç organizatör haricindekiler tamamen para söğüşleme peşinde. Adamlar da haklı, ne bir denetim ne de bu yapılanların gerçekten o yörenin olduğuna ait sorgulayanlar var.
Son yıllarda özellikle Güneydoğu ve Akdeniz bölgesindeki ‘bi masa, iki sandalye’ festivallerindeki tiplerin hep aynı olması çok düşündürücü değil mi?
Esnaf lokantasında komilik bile yapamayacak sözde tadımcılar bugüne kadar hangi yöresel lezzeti dünyaya tanıtmış? Instagram’da bot takipçileri bile tanımıyordur.
Cihangir’deki rakı arkadaşı, meze canlısı ‘loser’ oyuncuları şehir şehir yedirmeye çıkaran organizatörlere daha ne kadar bütçe akıtacaksınız?
Gastronomi festivallerinde x dakikada x metre bilmem ne yiyene ödülleri ayrı rezalet. Gurmelik ancak bu kadar yanlış yorumlanabilir.
Etkinliğe yurtiçi ve yurtdışından katılacak konukların uçak biletleri karşılanıyor. Konuklar üç ila beş yıldızlı otellerde konaklanıyor. Festivaller için yüksek bütçeli sosyal medya tanıtım filmi gibi şeyler yapılıyor. Belediyeler konuklar için özel hediyeler de hazırlıyor. ‘Seçilmiş’ konuklara birinci sınıf restoranlarda yöresel kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği yediriliyor.
Peki bu ‘sözde’ uluslararası gastronomi festivalleri yurt dışında Türk yemeklerini çalan Yunanlıları alt etmek için hangi lobi faaliyetine etki etti? Ben söyleyeyim. Koskoca bir sıfır.
Almanlar bile Türk icadı olan dönere çökmeye çalışıyor, demek ki yapılan bu festivalimsi gezilerin etkisi sıfır.
Festivallerdeki herkesin neredeyse İstanbul’da olduğunu düşünürsek, bundan sonra tüm bu festivaller İstanbul’da yapılsın, Anadolu’da yapılanların pek etkisi görünmüyor. ‘Gurmemiş’ arkadaşların da katılacağı bi festival ismi de hazır: Çek oradan bi’ Gastronomi Festivali!