Umut Çelik / Business World Global Yazı İşleri Müdürü
Geçtiğimiz hafta Ankara’da, Türkiye’nin dijital geleceğini şekillendirecek tarihi bir ihaleye tanıklık ettik. 5G yetkilendirme ihalesinde, Turkcell 1 milyar 224 milyon dolarlık teklif ile toplamda 160 MHz’lik en geniş frekans bandının sahibi oldu.
Ama asıl ilginç olan, rakamlar değil, bu rakamların arkasındaki vizyondu. O vizyonu, Turkcell’in 5G basın toplantısında Genel Müdür Dr. Ali Taha Koç ile yaptığımız samimi bir sohbet sırasında çok daha net gördüm.
“5G sadece hız değil; bir devrim”
Masada kahvelerimizi yudumlarken Koç söze, o kendine has sakin ama kararlı üslubuyla başladı:
“16 Ekim tarihi bizim için sadece bir ihale günü değil, Türkiye’nin dijitalleşme yolculuğunda bir dönüm noktası. 5G, yalnızca yüksek hız değil; düşük gecikme, yüksek kapasite ve yapay zekâ destekli ağ yönetimiyle iletişimin doğasını değiştirecek bir devrim.”
Bu sözleri söylerken gözlerinde teknik bir detay anlatan mühendisin ciddiyeti değil, bir ülke vizyonuna inanan yöneticinin heyecanı vardı.
Koç, örneklerle devam etti:
“4.5G’de 30-40 milisaniye olan gecikme süreleri, 5G’de 1-5 milisaniyelere düşüyor. Bu fark, uzaktan ameliyatları, otonom araçları, hatta akıllı şehirlerin kalbinde atacak sistemleri mümkün kılacak. 4.5G’de binlerce cihaz desteklenirken, 5G’de bu sayı bir milyona çıkıyor. Düşünün, bir şehirdeki her sensör, her cihaz, her araç, aynı anda iletişim kurabiliyor.”
Kısacası, Koç’a göre 5G bir teknoloji değil; bir altyapı devrimi.
“Hem geniş kapsama hem yüksek hız: İki dünyanın birleşimi”
İhalede Turkcell’in aldığı frekansları konuşurken, Koç detayları bir mühendis titizliğiyle anlattı.
“700 MHz bandı bizim geniş kapsama alanımızı güçlendirecek. Özellikle kırsal bölgelerde ve kapalı alanlarda sinyal çok daha iyi yayılacak. 3.5 GHz ise yüksek hız bandımız — şehir merkezlerinde büyük veri trafiğini taşıyacak kapasitede. Biz bu iki bandı birlikte kullanarak hem geniş kapsama hem yüksek hız sunacağız.”
Kısaca, Turkcell 5G’de sadece büyük şehirleri değil, Türkiye’nin dört bir yanını aynı teknolojiyle buluşturmayı hedefliyor.
“Daha fazla bit, daha az watt”
Konu doğal olarak enerji verimliliğine geldiğinde, Koç’un tonu biraz daha felsefi bir hâl aldı:
“Bu kadar güçlü bir altyapıyı kurarken bir diğer sorumluluğumuz da sürdürülebilirlik. Biz bu dönüşümü ‘Daha fazla bit, daha az watt’ felsefesiyle yürütüyoruz.”
Ardından somut örnekler sıraladı:
“Yapay zekâ destekli sistemlerimiz trafiği anlık izleyip baz istasyonlarını dinamik yönetiyor. Gereksiz enerji tüketimini önlüyoruz. Ayrıca 2026 sonuna kadar 240 milyon dolarlık güneş enerjisi yatırımımız tamamlanacak. Ankara, Van, Uşak, Yozgat’taki santrallerimiz zaten devrede.”
Yani, Koç’un anlattığı 5G sadece hızlı değil, çevreci bir ağ.
“Güvenlik artık bir seçenek değil”
Dijitalleşmenin bu kadar yoğun olduğu bir çağda, sohbet güvenliğe gelmemesi imkânsızdı.
“Milyarlarca cihazın aynı anda haberleştiği bir döneme giriyoruz,” dedi Koç.
“Böyle bir ortamda güvenlik bir tercih değil, zorunluluk. 5G’nin güvenlik mimarisi çok katmanlı. Ağın her katmanında ayrı güvenlik önlemleri almak mümkün. Bu da uçtan uca denetlenebilirlik sağlıyor.”
Kısacası, Turkcell 5G’ye sadece hız olarak değil, güvenlik ve milli bileşen önceliğiyle de hazırlanıyor.
“Bu sadece bir bağlantı değil; yeni bir çağın başlangıcı”
Konuşmamız ilerledikçe Koç’un cümleleri daha vizyoner bir boyut kazandı.
“5G çağında artık makinelerle, sensörlerle, şehirlerle iletişim kuracağız. 4.5G’de iletişim vardı; 5G’de etkileşim var. Bu fark, ekonominin, sanayinin ve hayatın her alanında dönüşüm yaratacak.”
Koç, 5G’nin etkilerini anlatırken örnekleriyle ufku genişletiyordu:
“Sağlıkta uzaktan cerrahi, sanayide otonom robotlar, eğitimde artırılmış gerçeklik dersleri, trafikte otonom araçlar… 5G, bu alanların her birinde yeni bir dönem başlatacak.”
Bir an durdu, gülümsedi:
“Biz aslında sadece baz istasyonu kurmuyoruz; geleceğin Türkiye’sini kuruyoruz.”
“Liderlik tesadüf değil”
Turkcell’in liderliğini nasıl koruduğunu sorduğumda Koç’ın cevabı nettir:
“Kurulduğumuz günden bu yana mobilde lideriz. Bugün 38 milyon bireysel mobil aboneye sahibiz. Ama bu liderlik sadece abone sayısıyla değil, teknolojiye yaptığımız yatırımlarla mümkün. Bugün Türkiye’nin en büyük veri merkezi işletmecisiyiz. 600 milyon euro yatırım yaptık, sektördeki kapasitenin üçte birinden fazlasını biz sağlıyoruz.”
“5G’ye hazırız”
Sohbetin sonunda Koç, 5G dönemine dair en net mesajını verdi:
“Güçlü altyapımız, güvenilir bağlantımız, geniş kapsama alanımız ve gelişmiş teknolojimizle 5G’ye hazırız. Amacımız, Türkiye’nin dijital dönüşümüne öncülük etmek. Her evrede öncü olduk, 5G çağında da farkımızı göstermeye devam edeceğiz.”
Toplantıdan ayrılırken aklımda şu cümle yankılandı:
“5G bir hız yarışı değil; bir dönüşüm hikâyesi.”
Gerçekten de öyle. Turkcell’in attığı bu adım, sadece bir ihale başarısı değil, Türkiye’nin dijital bağımsızlık yolculuğunun yeni bir bölümü.
