Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) tarafından düzenlenen XVI. Uluslararası Kurumsal Yönetim Zirvesi, İş Sanat Kültür Merkezi’nde, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Ana Sponsorluğunda gerçekleşti. “İnsan Odaklı Kurumsal Yönetim: Yönetim Kurulu Perspektifinden Yeteneği Cezbetmek ve Elde Tutmak” temasıyla gerçekleştirilen zirvede, iş dünyasının önde gelen temsilcileri, yönetim kurullarının geleceğini ve yetenek yönetiminin stratejik önemini ele aldı.
Zirvenin açılış konuşmalarını TKYD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan gerçekleştirdi.
Kurumsal yönetimin sadece bir yönetim modeli değil, şirketlerin sürdürülebilirliği için vazgeçilmez bir yapı taşı olduğunu vurgulayan Dr. Tamer Saka açılış konuşmasında şunları söyledi: “Dünya, tarihi bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Ekonomik dalgalanmalar, jeopolitik kırılganlıklar, dijitalleşme, iklim krizi ve demografik değişimler tüm kurumları daha dayanıklı, daha çevik, daha hesap verebilir yapılar kurmaya zorluyor. Kurumlar için “iyi yönetilmek” artık sadece rekabet avantajı değil, varoluş koşulu haline geldi.”
Saka, bu yeni düzende yönetim kurullarının, sadece şirketin finansal performansından sorumlu yapılar olmadığını; aynı zamanda kültürün taşıyıcısı, stratejinin şekillendiricisi ve kurumsal itibarı yöneten ana unsur olduğunu belirtti.
Saka şöyle konuştu:
“Riskin arttığı yerde, sorumluluk ve rehberlik ihtiyacı da artar. Bu nedenle kurumsal yönetim, günümüzün en stratejik gündemlerinden biri haline gelmiştir.Bu yılki zirve temamız olan İnsan Odaklı Kurumsal Yönetim: Yönetim Kurulu Perspektifinden Yeteneği Cezbetmek ve Elde Tutmak, kurumların sürdürülebilir başarıları için en kritik başlığa ışık tutuyor.Artık şirketlerin değeri yalnızca bilanço ile değil, kurumun değerleriyle, yetenekli insanları nasıl yönettiğiyle, onları nasıl elde tuttuğu ve nasıl gelişim alanı sunduğuyla ölçülüyor.Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği olarak bu dönüşümün merkezinde yer alıyoruz. Kurumsal yönetim ilkelerinin insanı önceleyen, çeşitliliği benimseyen ve fırsat eşitliğini temel alan bir yapıya evrilmesini hem izliyor hem de şekillendiriyoruz.”