Umut Çelik / Business World Global Yazı İşleri Müdürü
Setin ışıkları yandığında, kameralar döndüğünde, izleyici genellikle oyuncuları ve hikâyeyi görür. Ama perde arkasında dönen bir dünya var ki; onu görünce aslında izlediğimiz şeyin sadece buzdağının görünen kısmı olduğunu anlıyoruz. Geçtiğimiz günlerde 2B Prodüksiyon ve Kulis Maslak’ın kurucusu Bihter Günaydın’la yaptığımız sohbette, bu görünmeyen evrenin kapılarını araladık.
Bihter Günaydın’ın sektöre adım atması 19 yıl öncesine dayanıyor. O dönemler yalnızca dizilere ev kiralayarak başladığı yolculuk, bugün 7.000 mülkten oluşan dev bir prodüksiyon ekosistemine dönüşmüş durumda. “İlk başta sadece ev kiralıyorduk. Şimdi malikâneden yazlığa, ofisten villaya kadar her türlü mekânı sisteme dahil ettik” diyor. Üstelik sadece mekân değil, artık ekipman ve eşya kiralaması da yapılıyor. Hem de dijital bir uygulamayla.
“Biz bu sektörde sadece mekân sunan değil, prodüksiyonun tüm yükünü taşıyan bir çözüm ortağıyız. Hazır teslim sistemimizle, yapımcı yalnızca senaryosunu getiriyor; biz tüm süreci organize ediyoruz,” diyor Bihter Günaydın.
“Kulis, ofis olmaktan çok daha fazlası. Biz burayı sektörün üretim merkezi olarak kurguladık. İçeride bir ekosistem var. Herkes işini yaparken aynı zamanda yaratıcı süreçlerin bir parçası oluyor,” diyen Günaydın, bu modeli yurtdışından gelen ekiplerin de sıklıkla tercih ettiğini belirtiyor.
Bir düşünün; bugün Türkiye’de yapılan çekimlerin %90’ında kullanılan evleri tek bir ekip sağlıyor. Sahada 150 kişi, içeride operasyon ve satış ekipleriyle koca bir ordu çalışıyor. Tüm bu organizasyonun arkasında güçlü bir vizyon ve ciddi bir emek var.
Ama asıl dikkat çeken, bu hikâyenin bir “mekândan fazlası”na dönüşmesi. İşte bu noktada devreye Kulis giriyor. Başlangıçta sadece eşya kiralamak için kurulan bu yapı, bugün okuma provalarından makyaja, yemek organizasyonundan çekime kadar her alanda hizmet veren, 12.000 metrekarelik dev bir prodüksiyon üssü. “Burası bizim hem ofisimiz hem oyun alanımız” diyor Günaydın. Oyun alanı mecaz değil; gerçekten üretimin, yaratıcılığın ve enerjinin aktığı bir merkez.
Yeni yatırımları da durmamış. 2,5 yıl önce açtıkları Maslak şubesinden sonra şimdi İstinye’de ikinci “Kulis” açıldı. Daha büyük, daha kapsamlı ve daha çok eşyaya ev sahipliği yapıyor. Şu an toplamda 224 çalışanları var ve sadece 25’i erkek. “Kadın istihdamına özellikle dikkat ediyoruz” demesi de, sektördeki ezberleri bozan bir başka detay.
Peki tüm bu yapı nasıl çalışıyor? Oldukça yalın: Yapımcı senaryosuyla geliyor, ekip ihtiyaçları belirleniyor ve Günaydın’ın ekibi prodüksiyonun her adımında destek oluyor. “Hazır teslim” bir sistem kurulmuş. Üstelik sadece Türkiye’den değil, Amerika ve Rusya gibi ülkelerden gelen ekipler de bu hizmetten faydalanıyor.
Bihter Hanım’la konuşurken fark ediyorsunuz ki, burada mesele sadece mekân sunmak değil. İçerik üretiminden dijital platformlara, hatta dikey dizi gibi yenilikçi formatlara kadar pek çok konuda aktifler. Dijital ve geleneksel medyanın artık pastayı yarı yarıya bölüştüğü bir döneme girildiğini söylerken, bunu sadece bir gözlem olarak değil, sahadaki deneyime dayanarak söylüyor.
Set sürelerinin zorluğuna da değiniyor. 4 saatlik televizyon dizileri, haftada bir bölüm, günde 12 saatlik çekimler… “Bu aslında mucizevi bir şey. Dünyada haftada 2 saatlik bölüm çeken başka ülke yok” diyor. Ne kadar haklı…
Son olarak, tüm bu deneyimi bir okul çatısı altında paylaşma hayalinden bahsediyor. Eğitim programı, sektöre nitelikli insan kazandırmak için planlanan yeni bir adım. “Yalnızca ben değil, benimle çalışan çok deneyimli arkadaşlarım da bu işin içinde olacak” demesi, bu okulun gerçek bir ustalık mirası olacağını gösteriyor.
