1. Haberler
  2. TEKNOLOJİ
  3. Elektrikli araçların akaryakıt sektörüne ve akaryakıt istasyonlarına etkileri ne olacak?

Elektrikli araçların akaryakıt sektörüne ve akaryakıt istasyonlarına etkileri ne olacak?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Enerji sektörü dünyada ekonomik hacim olarak gayrimenkul sektöründen sonra 2’nci sırada yer alsa da stratejik önem olarak ilk sırada bulunuyor. Petrol, onu ihraç eden 14 ülkenin yaşam kaynağı olmaya devam ediyor. 150 yıllık geçmişinde alternatif hiçbir enerji kaynağı petrolün yerini alabilmiş değil. Petrol, ayrıca bütün ülkelerin vergi gelirlerinde en önemli kaynakların başında geliyor. Yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının devreye girmesiyle petrolün önemini kaybedeceği söylense de bunun 50 yıldan önce gerçekleşmesinin pek mümkün gözükmediğini belirten Tapu.com Akaryakıt Bölüm Satış Müdürü Mutlu Taşdemir, “Akaryakıt istayonları önümüzdeki dönemde de önemini korumaya devam edecek” diyor.

Türkiye’de 13.000’i fazla akaryakıt istasyonu bulunmakta. Ülkemiz, bayi sayısı bakımından Avrupa’da İtalya ve Almanya’dan sonra 3. sırada gelmekte. Türkiye’nin yıllık vergi gelirlerinin %28-30’lık kısmı, neredeyse 3’te 1’i akaryakıt sektöründen elde edilmekte. Bu durum sektörü diğer devletlerde olduğu gibi ülkemizde de vazgeçilmez kılmakta ve vergi kayıp-kaçaklarının önlenmesi anlamında da üzerinde en çok baskı oluşturulan kanuni düzenlemeler yapılan ve denetim sistemleri geliştirilen bir sektör olma konumuna getirmekte.

Elektrikli araçların akaryakıt istasyonlarına etkisi ne olacak?

İlk elektrikli otomobil 1835 yılında üretildi ve 1900’lü yılların başına kadar da geliştirilmeye devam etti. 1900’lü yıllardan sonra özellikle Henry Ford tarafından seri üretimini gerçekleştirilen benzinli otomobilin fiyatı ve özellikleri nedeniyle elektrikli araçlara olan talep düştü.

Dünyada toplamda yaklaşık 4.800.000 elektrikli aracın olduğunu ve bunun genel satışın %0,01’ini oluşturduğunu belirten Tapu.com Akaryakıt Bölüm Satış Müdürü Mutlu Taşdemir,  “Dünya henüz hem altyapı hem ana sanayi, yan sanayi, servis ağı ve kalifiye eleman bakımından yeterli seviyede değil, bu seviyeye ulaşması ise bütün bu saydığımız nedenlerden dolayı en az 20 yıllık yoğun bir çalışma ve buna bağlı milyarlarca dolarlık yatırım gerektiriyor. Bu yatırımın geri dönüş süreci düşünüldüğünde bu sürenin daha da uzayacağı aşikar. İstatistiklere baktığımızda Türkiye’de trafiğe kayıtlı araç sayısı yaklaşık 25 milyon civarında. Bunun yaklaşık 13.500.000 adedi otomobil, yine trafiğe kayıtlı elektrikli araç sayısı ise 50.000 civarında, yani toplam araç sayısının yüzde 0,4’ü” diyor.

Türkiye’de 2030 yılında 1 milyon elektrikli aracın yollarda olması hedefleniyor veya öngörülüyor. Bu hedefe ulaşılırsa trafiğe kayıtlı araçların %5’i elektrikli araç olacak. Bu da 2030 yılında yollardaki araçların %95’i yine akaryakıtla çalışan araçlardan oluşacak anlamına geliyor.

 Elektrikli araçlar yaygınlaşınca akaryakıt istasyonları işlevini kaybedecek mi?

Elektrikli otomobillerde satış grafiği yukarıya doğru gitse de 2012’den bugüne gelinen noktada bu tipteki araç satış sayısının çok düşük olduğunu söyleyen Taşdemir, “Bu satışın tamamına yakınını da hibrit araçlar oluşturuyor, biraz gerilere LPG’li araçların hayatımıza girmeye başladığı yıllara gidelim. LPG’li araçlar ilk dolaşıma girdiğinde önceleri devletimiz bu sektöre pek dokunmadı dahası serbest bıraktı. Önce parça ve imalat tarafı gelişti sonrasında montajına başlandı ve montaj servisleri açıldı, kalifiye eleman yetişti, sektörde bunun sebebi LPG’nin benzine oranla çok ucuz olmasıydı ve dizel otomobiller yok denecek kadar azdı, resmen talep patlaması yaşanıyordu. Sektördeki karlılığı gören firmalar ve tamirciler vakit kaybetmeden bu sisteme geçiş yaptılar ve bu işin ana ve yan sanayisi gelişimi tamamlamış oldu” dedi.

Mutlu Taşdemir, Bu gelişmelere paralel olarak LPG’deki yüksek karlılık, LPG satışı yapan istasyonların hızla çoğalmasına sebep oldu, artık sektörün imalattan montaja, tedarikten lojistiğe ve satışa bütün alt yapısı tamamlanmış ve yüksek karlılıkla adeta sektör cazibe merkezi oluvermişti. Bu durum devletin dışardan seyretmesiyle bir müddet böyle devam etti ve sektörün oturması sağlandı o günlerde sıralı sistem teknolojisi artık benzinin tahtı sallanmaya başlamıştı. Akaryakıt istasyonları da benzin satışlarındaki azalıştan ve kar kaybından kaynaklı bu olumsuz gidişata dur demek adına LPG satışı için girişimlerini hızlandırdı lejantlara “L” ibaresi eklenerek bunun yolu açıldı ve istasyonlar LPG satışına başladı. Tam bu noktada devlet artık sektörün tam anlamıyla oturduğuna kani olunca mevzuatlarla bazı düzenlemeler yaparak hem vergi kısmında hem de sektörel işleyişi düzenleme amaçlı dokunuşlar yaptı. Vergi gelirlerini artırıcı yasalar çıkarıldı. İmalattan montaja kurulumdan lojistiğe kadar hem vergi geliri hem de sektörü disipline edecek adımlar atıldı. Bu gelişmeler, pompa fiyatı ve fayda anlamında da son kullanıcı açısından LPG’nin cazibesini yitirmesine neden oldu. Gidişat bu seferde dizel araçları cazip hale getirmişti özellikle taksiciler ve şirket araçları LPG’den dizele döndü. Kar kaybı yavaş yavaş sadece LPG satan istasyonların kapanmasına ya da akaryakıt istasyonlarına dönüşmesine sebep oldu, sonuçta bu ürün akaryakıt istasyonlarının bir ürünü haline dönüştü” şeklinde sözlerini sürdürdü.

Önümüzdeki dönemde dağıtım firmalarını neler bekliyor?

Akaryakıt dağıtım firmaları sadece araçlara istasyonlarda hizmet verme amaçlı elektrik dağıtıcı lisansını alarak bu alanda da işlerliklerini devam ettireceklerinin altını çizen Taşdemir, “Elektrikli araçlar istasyonlardan başka yerlerde dolum yapamayacak şekilde tasarlanacaklar. Parkalarda, AVM’lerde ve sair istasyon dışı alanlarda şarj etme imkanı yasa marifetiyle ortadan kaldırılacak ve hatta yasaklanacaktır. İstasyonlar hızlı şarj üniteleriyle donanacak, geniş alanlı istasyonlar cazip hale gelecek, evde ya da sanayide kullanılan elektrik kvs fiyatlarından farklı bir fiyat uygulanacak. Nesnelerin interneti kavramı bu istasyonlarda aktif olarak kullanılacak, depolama, nakliye gündemden çıkacak, daha da önemlisi devletin en büyük ve hızlı vergi gelirini sağladığı bu sektörü gözden çıkarması ve bindiği dalı kesmesini beklemek hafif tabiriyle gerçeklerden uzak ve aşırı iyimser bir yorum olur” diyor.

Ulaşım araçlarla yapıldığı müddetçe istasyonlar var olmaya devam edecektir

İstasyonların son yıllarda adeta butik AVM’lere dönüştürülerek akaryakıt dışı gelir sağlama anlamında da işletmecisine ek kazanç imkanı sağlaması ve 7/24 açık ve açık olması zorunlu tek ticari üniteler olması nedeniyle de cazibesini artırdığı aşikar. İstasyonlar dönüşecek, kabuk değiştirecek, teknolojik gelişme ve şartlara bağlı olarak yenilenecek ama varlığını sürdürecekler. Bazı dönemler karlılığı azalsa da farklı gider kalemlerinde artış olsa da devlet bu durumları da düzenleyerek istasyonların ekonomik cazibesini yitirmesinin önüne geçerek, sektörün tatminkar kazanç elde etmesinin önünü açacaktır. Bu sebepten dolayıdır ki her zaman cazibesini koruyarak önemli bir kazanç ve yatırım alanı olarak her zaman tercih edilecek ve prestijli meslek olma özelliğine sahip sektörler arasındaki konumunu muhafaza edecektir.

0
mutlu
Mutlu
0
kahkaha
Kahkaha
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
susuyorum
Susuyorum
0
_zg_n
Üzgün
0
a_l_yorum
Ağlıyorum
0
sinirli
Sinirli
0
alk_
Alkış
0
be_enmedim
Beğenmedim
Elektrikli araçların akaryakıt sektörüne ve akaryakıt istasyonlarına etkileri ne olacak?
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Business World Global ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin