Umut Çelik / umut@businessworldglobal.com
Sağlık sektörü özellikle son dönemde Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden oldu. Sağlık turizmiyle birçok sektörün canlanmasına katkı veren temsilcileri de başarılı stratejileri ve girişimcilikleriyle de fark yaratmaya devam ediyor.
Vizyonu ve çalışkanlığıyla sektöre değer katan ve hem yurt içi hem de yurt dışı girişimleriyle de farklı olmayı ve vizyonunu kanıtlamayı başaran Benan Kurtuluş Saraç ile sektörün geleceğini ve kurucu ortağı olduğu Hay Clinic ile sağlık sektöründe başarıya nasıl ulaştığını Business World Global için konuştuk.
-Hay Clinic’in kuruluş hikayesinden bahseder misiniz? Benan Kurtuluş Saraç bu işe girmeden önce nelerle meşguldü?
Amerika’da Uluslararası İşletme bölümünü bitirip; orada uluslararası bir ithalat ihracat firmasında çalışıp tecrübe edindikten sonra Türkiye’ye dönerek aile şirketi olan havayolu şirketinde işletme, finans, satış-pazarlama, operasyon gibi çeşitli departmanlarda görev alarak; aynı zamanda Bilgisayar Sistem Mühendisliği eğitimi de alarak havayolu işletmeciliğine devam ettim. Sonrasında farklı kategorilerde kapsamlı sağlık eğitimleri aldım. Bu eğitimlerden birisi de homeopatlık eğitimiydi. Bu eğitimin de ardından Homeopat olarak kurucu ortağı olduğum Hay Clinic’in işletmeciliğini başarılı bir şekilde sürdürüyorum. Yurt dışında da şubelerimizi açarak geniş kitlelerle buluşma hazırlıkları yaparken aynı zamanda açılacak şubelerin işletmeciliğini de üstlenecek olmanın sorumluluğu ile çalışmalarıma yoğun şekilde devam ediyorum.
-İnsanların sizi tercih etme sebepleri nelerdir?
Kliniğimizin tek bir konuda uzman olmasını değil, müşterilerine çeşitli alternatifler sunabilmesi gerektiğini düşünüyoruz ve bütünsel sağlık anlayışına odaklanıyoruz. Bu yüzden tüm alanlarımızda profesyonel, güler yüzlü, kaliteli, steril ve temiz koşullarda hizmet veren, müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutan uzman kadromuzu oluşturduk. Hay Clinic ailesi olarak, bizlere gelen tüm danışanlarımızın kendilerini evlerinde hissetmeleri için gerekli olan tüm konforu düşünüyoruz. İlk günkü heyecanımızla, her zaman güler yüzlü, hijyenik ve disiplinli bir anlayışla yolumuza devam ediyor olmanın avantajlarını yaşıyoruz. Danışanlarımızın memnuniyetlerini en üst seviyede tutmayı ön koşul olarak belirliyoruz. Sizi, siz gibi tanımaları için vermiş olduğunuz panorama önemli. Empati ise bu anlamda çok önemli. Kendimi onlardan biri gibi düşünerek hareket eder; klinik için adımlarımızı bu şekilde atmamız gerektiğini düşünürüm.
-Yurt dışı projeleriniz var mı? Hay Clinic olarak önümüzdeki senelerde neler yapacaksınız?
Yurt dışı atılımları şu an belirli bir seviyede gelişim sağlıyor. İsmimizin yurt içi ve dışında da akış göstermesi benim için özel bir panorama. Tabii ki bu manzarayı sürekli yükseltmek benim için çok önemli. Bunun için tüm kaynaklarla çok sağlıklı bir şekilde iş rotamda hızla kurulum sağlıyorum gayet iyi ve istikrarlı yürüyorum. Her bir toplantımdan ek bir proje de çıkabiliyor ve birbirine bağlı bu yolda büyük emekle ama keyifle ilerliyorum. Farklı sürprizlerimiz de peşi sıra gelebilir. Benim ailem de bu zamana kadar hep yurt dışı ile bağlantılı çalıştı. Ailemden gelen bu çalışma prensibi ve tecrübesiyle yurtdışı projeleri için yola çıktım. Türkiye içinden de klinik konusunda çok talep aldım ama hedef olarak yurt dışını belirledim. Türkiye içi projeleri de daha sonra düşünebilirim. Hayat cesurları sever diye inanarak, sağlık alanında da bir talep ve boşluk olduğunu görünce bu projelere girişmiş bulundum. Sağlık tüm dünya insanlarının ihtiyacı ve bizim sistemimiz de en güvenilir sistemlerden biri. Biraz emek ve çalışmayla farklı noktalarda da farklı kitlelere sistemimizi götürebileceğimize inanıyorum.
-Sağlık sektörü Türkiye’de hızla büyüyor. Sizin yaptığınız işlere de sağlık ihracatı diyebiliriz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Özellikle bazı ülkeler rejimin değişmesiyle modern çağa ayak uydurmaya başladı. Her sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de yenilikleri keşfetmek istiyor. Oradan, buraya insanların gelmesi biraz daha zor. Bizim oraya gidip onlara hizmet vermemiz çok önemli. Bu şekilde Türkiye’yi de tanıtmış oluyoruz. Bizim kliniğimizde uygulanan sistem hem batı tıbbı hem de geleneksel tıp. Bu iki alanı harmanlayarak hizmet veriyoruz. Haliyle bu yönümüzle onlara daha çok hitap ediyoruz. Burada sunduğumuz bütün hizmetler orada da olacak. Yurt dışında sunacağımız hizmeti zamanla geliştirmeyi de düşünüyoruz. İhtiyaç ve talebe göre farklı kategorilerde de hizmetlerimizi ekleyebiliriz.
-Kadınların iş hayatındaki rolü son yıllarda çok önemli hale geldi. Artık yönetici koltuklarında kadın CEO’ları görüyoruz. Gelecekte neyi görüyorsunuz bu konuda?
Kadın CEO’ların ve girişimcilerin artması beni de bir iş kadını olarak ülkemiz adına çok mutlu ediyor. Kadın elinin tüm projelere farklı detay ve panoramada bir vizyon kattığını düşünürüm. Türkiye şartlarında her kesimden kadının kendisini daha çok geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Kadınlar aynı zamanda yeni nesiller yetiştiriyorlar. Kadınlar kendini yetiştirmeli ki çocuklarına iyi birer örnek olsun. Bu şekilde onları da kendimizi de şekillendirmiş oluyoruz. Türkiye’de kadınlarla ilgili yaşanan sorunlar belli. Ayrımcılığın yanı sıra fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet kanayan yaralarımız. Bu konuda hepimiz bir şeyler yapmalıyız. Kız çocuklarının eğitimlerine ve iş hayatına kazandırılmalarında destek vermeliyiz. Kadınların kendi kimliği ve kendi başarılarıyla var olmaları önemli. Kendilerine imkân veya izin verilmesini bekleyen kadınlar var. Aslında imkân da izin de verilmez, alınır ve yaratılır. Başarı için bir başkasının size sağladığı şartlarla yetinmemelisiniz. Ben hayatta daima kendi sağladığım imkanlarla, kendi emeklerimle başarıya ulaştım. Tabi başta ailemin bana sunduğu ve sunabildiği şartlar konusunda şanslıydım ve bunun kıymetini bilip değerlendirdim. Kadınlar günümüzde halen sindirilmeye çalışılıyor. Bu birtakım toplumsal, manevi değerlerle yapmaya çalışılıyor. Oysaki bizim örf ve adetlerimizde kadınlara saygısızlık yapmak yoktur. Girişimcilik yolculuğunda kadınlar da uykusuzluk da çekecek, zorluklar da yaşayacak. Bunlar bir anlamda kadının kaderidir. Hele bir de anne olduysa. Başarılı olmak için konforumuzdan ödün vermeliyiz. Konforundan ödün vermeyen girişimci olamaz. Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ülke gelişimimizi ilerletmek adına kadınların da bu doğrultuda tüm emeklerine inanmaları ve vazgeçmemelerini istiyorum.
-Hem ulusal hem de uluslararası birçok ödüle layık görülerek birçok kadın girişimciye örnek oldunuz. Bu ödüller sizin için ne ifade ediyor?
Ben kurumsal hayatta farklı fikirlerimi gerçekleştirebilmek için ya da cesur projeler düşündüğümde derhal konsantrasyonumu o alanda yoğunlaştırıyorum ve sonuçlar alıyorum. Devamındaki ödüller tebrikler, tabii ki büyük bir onur yüksek bir haz. Alınan ödüllerin motivasyonu da kendi yaşamınızı kendiniz kontrol etmek, esnek ve kararlarınızda özgür olmanızda ve sonrası harekete geçmek, fikrinizi ötelememek, inandığınız her ne ise onu düşüncede bırakmamak ve yola çıkmak… Gerisi de gelişim olarak ilerlemek. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde giden bir iş insanı olarak uluslararası ödüllere de layık görülmek beni ülkem adına çok mutlu ediyor. Böylece Türk kadınının istediğinde kararlılıkla neler başarabileceğini görüyor ve Türk işkadınlarını da global platformda tanıtmış oluyoruz. Hatta öyle ki geçtiğimiz aylarda layık görüldüğüm ve Roma’da Avrupa Birliği & Avrupa Parlamentosu temsilciliğinde düzenlenen Uluslararası Kartaca Ödülleri’ne Türkiye’den davet edilen tek kişiydim. Burada büyük gururla aldığım Uluslararası Girişimci Ödülü’nün yanı sıra Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Global Sağlık Ödülleri’nde (Global Health Awards) ‘Yılın Sağlık Girişimcisi’ ödülüne layık görülerek de ayrı bir mutluluk yaşadım. Aslında bu ödüller Hay Clinic’teki yönetim anlayışımızın yanı sıra uluslararası girişimlerimizin başarısının sonucu olarak gelmiş oldu.
