Umut Çelik / Business World Global Yazı İşleri Müdürü
Türkiye, iletişim teknolojilerinde yeni bir dönemin eşiğinde. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) Ankara’da gerçekleştirdiği 5G yetkilendirme ihalesi, sadece bir teknoloji ihalesi değil, ülkenin dijital ekonomiye geçiş sürecinde tarihi bir dönüm noktası olarak kayda geçti.
İhalenin en dikkat çeken aktörlerinden biri, hiç kuşkusuz Vodafone Türkiye oldu. Şirket, toplam 627 milyon dolar tutarında bir yatırımla 700 MHz bandında 2×10 MHz, 3.5 GHz bandında 80 MHz frekans hakkını aldı. Bu, yalnızca operatörler arasındaki rekabetin değil, Türkiye’nin dijital geleceğine yapılan inancın da bir göstergesi. Üstelik bu yatırım, 2025 yılı içinde ülkeye gelen en büyük üçüncü uluslararası doğrudan yatırım olarak öne çıkıyor.
Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy ile yaptığımız kapsamlı sohbette, bu yatırımın anlamını, şirketin stratejik planlarını ve Türkiye’nin dijitalleşme yolculuğundaki rolünü tüm detaylarıyla konuştuk.
“Bu ihale, dijital tarihte bir dönüm noktası”
Aksoy, söze Türkiye’nin dijital geleceğine duydukları inançla başlıyor:
“5G yetkilendirme ihalesini ülkemizin dijital tarihinde bir dönüm noktası olarak görüyoruz. 700 MHz bandının eşit dağıtılması ve 3.5 GHz bandında istediğimiz frekansı elde etmemiz, stratejik olarak güçlü bir konum sağladı.”
Bu frekans kombinasyonu, hem geniş kapsama hem de yüksek kapasite anlamına geliyor. Başka bir ifadeyle, Türkiye’nin hem şehir merkezlerinde hem de kırsal bölgelerinde dijital kapsayıcılığın artması hedefleniyor.
Vodafone’un 5G hazırlıkları yeni değil. Aksoy, “Bu teknolojiye beş yıldır hazırlanıyoruz” diyor ve ekliyor:
“Dünyada 5 kıtada 5G deneyimi olan bir operatörüz. Türkiye’deki altyapımızın tamamı 5G’ye hazır. 1 Nisan 2026 itibarıyla 81 il ve 922 ilçede müşterilerimize en iyi 5G deneyimini sunacağız.”
Bu iddia, yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda ekonomik bir güvenin de ifadesi.
“Türkiye’nin dijital omurgasını güçlendiriyoruz”
Vodafone’un Türkiye’deki yatırımları, bugüne dek 400 milyar TL’yi bulmuş durumda. Bunun büyük bir kısmı altyapı yatırımlarına ayrılmış. Aksoy, bu noktada bir tespitte bulunuyor:
“Sektörde geçtiğimiz mali yılda mobil altyapısına en fazla yatırım yapan operatör olduk. 30 bin baz istasyonumuzla nüfusun yüzde 99,81’ini kapsıyoruz.”
Şirket, sadece altyapı değil, yapay zekâ tabanlı yönetim sistemleriyle de öne çıkıyor. “Şebeke Kalite Endeksi” adını verdikleri sistemle her müşterinin ağ deneyimi anlık olarak ölçülüyor. Bu, hem kalite kontrolü hem de müşteri memnuniyetinde veriye dayalı bir yönetim anlayışını beraberinde getiriyor.
“Yeni teknolojilerde hep öncü olduk”
Engin Aksoy, Türkiye’nin yeni teknolojilerle tanışmasında Vodafone’un oynadığı öncü rolü hatırlatıyor:
“2008’de 3G, 2015’te 4.5G dönemlerinde de sürecin hızlanması için ısrarcı olduk. Aynı kararlılığı 5G için de gösterdik. Amacımız, Türkiye’nin dijitalleşmesini hızlandırmak.”
Aksoy’a göre bu kararlılık, sadece ticari bir hedef değil, ülkenin rekabet gücüne katkı sağlayacak bir vizyon.
“Dijitalleşme, artık sadece teknoloji şirketlerinin konusu değil. Tarımdan sanayiye, lojistikten eğitime kadar tüm sektörler için üretkenliği artıran bir unsur.”
5G: Ekonomik Dönüşümün Anahtarı
5G’nin sağladığı hız, gecikme süresindeki düşüş ve kapasite artışı, sadece kullanıcı deneyimini değil, ekonominin verimliliğini de değiştirecek.
Aksoy’a göre, Türkiye’nin 5G ile birlikte elde edeceği kazanımlar yalnızca iletişimle sınırlı değil:
“Daha fazla spektrumun kullanıma açılması, üretimden sağlığa kadar birçok sektörde dijitalleşme fırsatları yaratacak. 700 MHz bandının eşit dağıtılması, ülke genelinde dijital kapsayıcılığın artması açısından çok önemli.”
Bu açıklamalar, 5G’nin yalnızca bir teknoloji geçişi değil, bir ekonomik sıçrama olduğuna işaret ediyor.
Nitekim Avrupa Birliği, 2030 yılına kadar tüm hanelerde gigabit bağlantı hedefini belirlemiş durumda. Türkiye’nin de bu vizyona paralel bir dijital strateji geliştirmesi gerektiği sıkça vurgulanıyor.
Rekabet ve altyapı: Yeni dönemin stratejik başlıkları
Aksoy’un altını çizdiği bir diğer önemli nokta, sabit altyapıya erişim ve sektördeki rekabetin dengeli gelişimi.
“5G sürecinin başarısı, sadece mobil teknolojilere değil, fiber altyapının yaygınlığına da bağlı. Bu nedenle sabit altyapıya erişimin adil, açık ve ayrım gözetmeyen koşullarda sağlanması gerekiyor.”
Bu sözler, Türkiye’de yıllardır süregelen altyapı tekeli tartışmalarına da gönderme niteliğinde.
Aksoy, sabit altyapı imtiyazının 2050’ye kadar uzatılması kararını eleştirerek şöyle diyor:
“Yapısal dönüşüm fırsatları değerlendirilemedi. Ortak altyapı şirketi fikrinin hayata geçmemesi, önümüzdeki 25 yılda rekabeti sınırlayabilir.”
Bu tespit, aslında sektörün geleceğine dair en kritik uyarılardan biri. Çünkü 5G’nin başarısı, yalnızca baz istasyonlarının değil, fiber omurganın gücüne bağlı.
5G’nin toplumsal yüzü: Spordan sanata uzanan teknoloji
Vodafone’un 5G yatırımları sadece teknik altyapıyla sınırlı değil; aynı zamanda sosyal etki odaklı projelerle de dikkat çekiyor.
Şirket, voleybol liglerinden konserlere kadar pek çok alanda 5G’nin kullanım örneklerini hayata geçirdi.
Aksoy, bu projeleri anlatırken heyecanını gizleyemiyor:
“Vodafone Sultanlar Ligi’nde 5G destekli Şahin Gözü sistemini ilk kez kullandık. Antalya ve İstanbul’daki uluslararası maçlarda verilerin anlık olarak dünyaya iletilmesini sağladık.”
En ilgi çekici örneklerden biri ise Türkiye’nin ilk canlı 5G hologram konseri.
İşitme engelli genç Bager Çalışcı, Haluk Levent ile 5G üzerinden aynı anda performans sergiledi.
“Bu proje, teknolojinin insana dokunan yüzünü gösteriyor” diyor Aksoy.
Ayrıca Malatya’daki genç voleybolcuların Kadın Milli Takım ile 5G üzerinden maç yapması, bu teknolojinin sadece bir altyapı yatırımı değil, ilham veren bir yenilik olduğunu kanıtlıyor.
5G, Türkiye ekonomisinin yeni omurgası
Bugün 5G konuşuyoruz, ama konu aslında çok daha geniş:
Bu, Türkiye’nin dijital ekonomide rekabet gücünü artırma mücadelesi.
Vodafone’un yatırımı, sadece bir operatörün başarısı değil; aynı zamanda Türkiye’nin küresel dijital ekonomiye entegrasyonunun da bir adımı.
Ülkenin teknoloji ekosistemine, girişimcilik ortamına ve üretim altyapısına doğrudan etki edecek bir dönüşümün başlangıcı.
Engin Aksoy’un sözleriyle noktayı koyalım:
“5G’ye dünden hazırız. Bu teknolojiyle Türkiye’nin dijital geleceğine güç katacağız. Altyapımız, deneyimimiz ve vizyonumuzla, Türkiye’yi dijital çağın lider ülkeleri arasına taşımaya kararlıyız.”
