Dünya plastik boru sektöründe; su tesisatından, ısıtma ve soğutmaya, yağmur suyu yönetiminden, altyapı ve kanalizasyona kadar birçok ürün ve çözüm sunan Wavin, “Sağlıklı ve Sürdürülebilir Ortamlar İnşa Etmek” misyonu ile belirlediği 4 hedef doğrultusunda küresel ısınmanın ve su krizinin şehirler üzerindeki etkilerini azaltmak için düğmeye bastı.
Dünya nüfusu artarken, küresel ısınmanın etkileri ve doğal kaynakların tüketimi de hızlanıyor. Birleşmiş Milletler, 2030 yılına kadar dünya nüfusunun yüzde 70’inden fazlasının büyük şehirlerde yaşayacağına işaret ediyor. Türkiye’de 50 yıldır plastik boru sektöründe faaliyet gösteren Wavin, “Sağlıklı ve Sürdürülebilir Ortamlar İnşa Etmek” amacı ile belirlediği 4 temel hedefi doğrultusunda harekete geçti. “Güvenli ve verimli su tedariki”, “daha iyi tesisat ve hijyen koşulları”, “iklim değişikliklerine karşı dirençli şehirler” ve “daha iyi bina performansı” hedefleri ile çalışmalarını sürdüren Wavin, gelecekte şehirleri yaşanabilir ve ürünlerin daha da geliştirilmesi için inovatif çalışmalarını sürdürüyor.
‘‘Önceliğimiz şehirleri yaşanabilir ve dirençli tutmak”
Wavin, 1955 yılında Hollanda’daki su şebekesini modernleştirmek amacıyla kuruldu. Sonraki yıllarda Avrupa’da pazar lideri haline gelen Wavin, bugün bina ve altyapı alanındaki yenilikçi çözümleri ile küresel bir marka olarak çalışmalarına devam ediyor.
Wavin’in yeni kurumsal vizyonunu belirlediği 4 hedefini dünya çapındaki 12 bin çalışanına duyurduğunu ifade eden Wavin Türkiye Genel Müdürü Fatih Asal, “Kentleşme ile birlikte sürdürülebilir inşaat, güvenli ve verimli su tedariki, hijyenik tesisat koşulları ve yağmur suyu & atık suların tahliyesi gibi konularda global zorluklar yaşanmaktadır. İklim değişikliği, şehirlerin giderek artan kuraklık veya sel dönemleriyle uğraşmak zorunda kaldığı anlamına da geliyor. Bu sorunları çözmek içinse geniş kapsamlı tedbirlere ihtiyaç var. İnşaat ve altyapı sektörünün lider oyuncusu Wavin olarak, dünyanın dört bir yanındaki şehirlerin gelecekteki küresel zorluklara karşı mücadelesine katkıda bulunmak istiyoruz.” diye konuştu.
“Her damlanın hesabını yapıyoruz”
İklim değişikliğinin sonucu olarak birçok büyük şehirlerde su sıkıntısı ve buna bağlı olarak gıda krizinin yaşanma tehlikesinin olduğuna işaret eden Fatih Asal, “Ülke olarak son yılların en kurak kış mevsimini yaşadık. Geçtiğimiz Ocak ayında İstanbul’daki barajlardaki doluluk oranının yüzde 19 seviyesine inmesi ile barajlardaki en düşük su seviyesini gördük. Bugün yaşadığımız kuraklık, sadece yağışların az olmasından değil, doğanın su döngüsünün artık devam edememesinden kaynaklanan çok daha derin bir krizdir. Wavin olarak geliştirdiğimiz teknoloji ile su kaynaklarımızı ve yeşili korumak için mevcut teknolojiyi kullanarak yağmur sularını yeraltı suyumuza geri kazandırıyoruz” dedi.
Wavin Qbic Plus+ ve AquaCell infiltrasyon ve depolama tanklarının bu amaçla yağmur suyu yönetimi için kullanılan altyapı ürünleri olduğunu belirten Asal; “Bu tanklar, sağanak yağmurlarda, büyük hacimde suyun hızlı bir şekilde içeri girmesine imkân sağlar ve ardından su baskınını azaltmak için kontrollü bir şekilde, suyu toprağa salar. Pek çok alanda zemin geçirgendir, bu durumlarda ürünlerimiz, suyu zemine salıverir. Zeminin suya salmaya uygun olmadığı durumlarda ya da suyun tekrar kullanılması istendiğinde kapalı bir tank olarak da kullanılabilir ve depolanan su daha sonra kontrollü bir hızda yakındaki bir su hattına transfer edilebilir. Geçtiğimiz Ocak ayında Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, çatıda toplanan yağmur suyunun bahçe zemini altında bir depoda toplanmasını sağlamak amacıyla 2 bin metrekare parselden büyük yeni binalara yağmur suyu toplama sistemi kurulması zorunluluğu getirildi. Ulusal anlamda suyumuzu korumaya yönelik bu tarz girişimler bizi oldukça memnun ediyor. Yağmur suyunun çatılardan toplanıp, depolanması ve tekrar kullanılmasına varan tüm süreçlerde, Wavin uzmanlığını tüm sektör paydaşlarına sunmaya hazırız.” dedi.