İş dünyası, tarih boyunca hızla değişen dinamikleri ile toplumsal dönüşümün en önemli sahnelerinden biri oldu. Bu değişim sürecinde ise kadınların rolü giderek daha fazla öne çıkıyor. Özellikle iletişim sektöründe, kadınların yaratıcılığı, empati yeteneği ve liderlik becerileri, markaların ve kurumların başarısında belirleyici bir etki yaratıyor.
Kuşkusuz kadınların bu alandaki varlığı yalnızca iş dünyası için değil, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kapsayıcılık açısından da büyük bir önem taşıdığını söyleyen İnomist İletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı Sibel Selvi “Günümüzde kadın liderler, yalnızca başarılı projelere imza atmakla kalmıyor, aynı zamanda çeşitliliğe açık bir iş kültürü oluşturuyor. Araştırmalar, kadın liderlerin ekip çalışmasına daha fazla önem verdiğini, çalışanların motivasyonunu artırdığını ve uzun vadeli stratejiler geliştirmede daha başarılı olduğunu destekliyor. Bu nitelikler, özellikle iletişim sektöründe markaların ve kurumların toplumla daha güçlü bağlar kurmasına katkıda bulunuyor. Çoğu zaman kadınların yönettiği projelerde, hedef kitleyle daha derin bir bağ kurulduğu ve marka sadakatinin daha yüksek olduğu gözlemleniyor. Bu durumun, kadınların iletişim stratejilerine getirdiği duygusal derinliğin bir yansıması olduğunu düşünüyorum” dedi.
Tüm bu yüksek kapasiteye rağmen günümüzde kadınların iş dünyasında hala cam tavanlarla karşılaşmaları, potansiyellerini tam anlamıyla ortaya koymalarını zorlaştırdığını da anlatan Selvi “Özellikle yaratıcılık ve strateji geliştirme gibi alanlarda kadınların ön planda olması birçok avantajı beraberinde getirebilecekken, bazı engeller onların seslerini istedikleri kadar yüksek bir tondan dile getirmelerine engel olabiliyor. Bu noktada ise kurumlara büyük bir sorumluluk düşüyor. Kadınların yeteneklerini desteklemek, onlara eşit fırsatlar sunmak ve liderlik yolunda yanlarında durmak hem toplumsal cinsiyet eşitliği hem de daha insan odaklı bir iş dünyası için de gerekli. Diğer yandan kadınların iş dünyasında daha fazla yer alması yalnızca ekonomik bir kazanım değil, aynı zamanda toplumsal bir dönüşümün de habercisi. Kadınlar iş yerlerinde daha kapsayıcı politikaların benimsenmesine öncülük ederken, toplumda da cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratıyor. Bu durum özellikle iletişim sektöründe, markaların toplumsal sorumluluk projelerinde daha etkili olmalarını sağlıyor. Eşitlik ve kapsayıcılığın bir lüks değil, bir gereklilik olduğu bilinciyle hareket ettiğimizde, kadınların hem iş dünyasında hem de tüm toplumsal alanlarda hak ettiği yeri almasını sağlayabiliriz. Bu vesileyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, hayatın her alanında fırsat eşitliğinin en üst seviyede olduğu özgür bir gelecek diliyorum” açıklamasında bulundu.
