Umut Çelik / Business World Global Yazı İşleri Müdürü
Geçtiğimiz hafta İzometri Kurucusu Esen Uğur Çelebi ile yaptığım sohbet, bana dijital dönüşümün yalnızca teknolojiyle ilgili olmadığını bir kez daha hatırlattı. Bir fincan kahve eşliğinde başlayan konuşmamız, kısa sürede sürdürülebilirlik, verimlilik ve çevresel sorumluluk gibi iş dünyasının geleceğini belirleyen konulara evrildi. Esen Hanım’ın kurucusu olduğu İzometri Bilişim, elektronik ve mobil imza alanında sadece teknik çözümler üretmiyor; aynı zamanda doğaya nefes aldıran bir iş modeli inşa ediyor. Onun anlattıkları, dijital dönüşümün sayfalar dolusu strateji raporlarından çok, hayatın tam içinden gelen örneklerle nasıl somutlaştığını gösterdi.
Esen, 2017’de kurduğu İzometri Bilişim’i anlatırken gözlerindeki ışıltı dikkatimi çekti. “Biz sadece imza süreçlerini dijitalleştirmiyoruz,” dedi, “iş yapış biçimlerini kökten değiştiriyoruz.” Haklıydı da. İzometri’nin elektronik ve mobil imza çözümleri, şirketlerin imza için masa başına mahkûm olduğu günleri tarihe gömmüş.
Esen Hanım, “Dijital dönüşüm, kurumların yalnızca verimliliğini değil, karbon ayak izini de etkiliyor” dediğinde aklıma ofislerdeki koca dosya dolapları geldi. Kağıt tüketiminin azaltılması, çoğu zaman iş dünyasında arka planda kalıyor ama aslında büyük bir çevresel kazanım anlamına geliyor. İzometri’nin başlattığı “İzometriyle Kağıtsız Yaşam” hareketi tam da bu yüzden önemli. Şirketlerin imza gerektiren tüm süreçlerini dijital ortama taşıması, yalnızca hız kazandırmıyor; aynı zamanda ağaç kesiminden lojistik süreçlerdeki karbon salımına kadar birçok alanda doğaya fayda sağlıyor.
Eskiden imza yetkililerinin masa başında olması, yanında USB token taşıması ve belirli bir lokasyona bağlı çalışması zorunluydu. Esen Hanım bu noktada gururla şunu söyledi: “Artık yöneticilerimiz telefonlarından, tabletlerinden belgeleri imzalayıp süreci başlatabiliyor. İster yurtdışında olsun, ister tatilde… İmza, lokasyona bağlı olmaktan çıktı.” Bu mobil entegrasyon, sadece şirket içi operasyonlarda değil; 27 farklı bankanın talimat alma sistemine doğrudan bağlanabilme özelliğiyle finans süreçlerinde de devrim yaratıyor. Günler süren banka talimat işlemleri, dakikalar içinde tamamlanıyor. Bu hız, yalnızca rakamlarla ölçülemez; çalışanların zamanını, kurumların enerjisini ve iş dünyasının genel akışını kökten değiştiriyor.
İzometri’nin en güçlü kaslarından biri, sunduğu teknolojinin arkasında sağlam bir destek ekibi bulunması. Entegrasyon süreçlerinden teknik danışmanlığa kadar uçtan uca hizmet sunuyorlar. Bu hizmet anlayışı, özellikle büyük ölçekli kurumsal yapılarda kritik bir rol oynuyor. Çünkü kesintisiz hizmet, böyle bir dünyada bir lüks değil; tam anlamıyla bir zorunluluk. Esen Hanım, “Bizim için yazılım kadar önemli olan, kullanıcılarımızın kendini güvende hissetmesi” diyor. Güven duygusu, dijitalleşme yolculuğunda en az hız kadar önemli ve İzometri bunu sağlamayı bir şirket politikası haline getirmiş durumda.
Bugün Türkiye’nin en büyük 500 şirketinden 250’ye yakını İzometri çözümlerini aktif olarak kullanıyor. Bu rakam, aslında iş dünyasının dijitalleşme ve sürdürülebilirlik konularında attığı adımların bir aynası. İzometri’nin başarısının arkasında yalnızca teknik üstünlük değil, aynı zamanda değişim yönetimi var. Esen Hanım’a “Peki şirketler sizi neden tercih ediyor?” diye sordum. Yanıtı çok netti: “Biz sadece yazılım satmıyoruz; kurumların iş yapış biçimlerini değiştiriyoruz. Daha hızlı, daha güvenli, daha çevreci bir geleceğe adım atmaları için yanlarında duruyoruz.”
Sohbetimiz bitip ayrılırken Esen Hanım’ın şu sözleri aklımda kaldı: “Dijitalleşme yalnızca teknolojiyi değil, kurum kültürünü de dönüştürüyor. Bu yolculukta çevreyi korumak, zamanı doğru kullanmak ve verimliliği artırmak el ele ilerliyor.” Gerçekten de dijital dönüşüm, sadece kod satırlarından ibaret değil. İzometri Bilişim, hem iş süreçlerini hızlandıran hem de doğayı koruyan çözümleriyle bu dönüşümün en güvenilir pusulalarından biri. Belki de artık, imzamızı yalnızca belgelerin altına değil; sürdürülebilir bir geleceğin altına da atmanın zamanı gelmiştir.
Sohbetimizin sonunda Esen Uğur Çelebi ile dijital dönüşümün geleceğine dair düşüncelerini paylaştık. “Gelecek sadece teknolojinin daha da gelişmesiyle şekillenmeyecek,” dedi. “Asıl önemli olan, bu teknolojiyi nasıl kullandığımız ve iş süreçlerimizi nasıl dönüştürdüğümüz. İzometri olarak amacımız, kurumların sadece dijitalleşmesini sağlamak değil; onlara sürdürülebilir bir iş modeli kazandırmak. Çünkü gerçek dönüşüm, çevreye duyarlı adımlarla atılır. Bu yüzden ‘kağıtsız yaşam’ sadece bir slogan değil, bir sorumluluk ve vizyon.”
Esen Hanım, Türkiye’de dijital imza ve mobil imza alanında öncülük yaparken karşılaştıkları zorluklardan da bahsetti: “Her yenilik gibi başlangıçta dirençle karşılaştık. İnsanların alışkanlıklarını değiştirmek kolay değil. Ama zamanla şirketler anladı ki, bu sadece bir teknoloji yatırımı değil; iş yapış biçimlerini hızlandıran, maliyetleri düşüren ve doğaya saygı gösteren bir dönüşüm.”
Son olarak, dijital dönüşüm yolculuğuna yeni başlayan kurumlara önerilerini sorduğumda şöyle yanıt verdi: “Sadece teknolojik altyapıya yatırım yapmak yetmez. İnsanları, kültürü ve süreçleri de bu dönüşüme hazırlamak gerekir. Teknolojiyi bir araç olarak kullanın, ama sürdürülebilirlik ve kullanıcı deneyimini asla göz ardı etmeyin. İzometri olarak biz, bu yolculukta kurumların yanında olmaya devam edeceğiz.”
Bu sözler, dijitalleşmenin sadece bir teknoloji meselesi olmadığını; aslında iş dünyasının yeni bir vizyonla, çevreye duyarlı, hızlı ve etkili bir şekilde evrilmesi gerektiğini tekrar hatırlattı bana. İzometri Bilişim’in hikayesi, bu dönüşümün somut örneklerinden biri olarak önümüzde duruyor.




