Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçişini hızlandırmak amacıyla düzenlenen Türkiye Döngüsel Ekonomi Haftası’nın dördüncüsü İstanbul Sanayi Odası’nda gerçekleştirildi. Kamu ve özel sektör temsilcilerinin yanı sıra, İskandinav ülkelerinden gelen sektör liderlerinin ve uzmanların katıldığı etkinlikte, döngüsel ekonominin sunduğu fırsatlar geniş bir katılımcı kitlesine tanıtıldı.
DCube Döngüsel Ekonomi Danışmanlık ve Sürdürülebilirlik A.Ş.(DCube), Hedefler için İş Dünyası Platformu (B4G) ile İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) paydaşlıkları, Nordic Council of Ministers ve AB Türkiye Delegasyonu katkıları, İstanbul Sanayi Odası ve Denizli Sanayi Odası iş birlikleriyle gerçekleştiren etkinlikte, ulusal gündemdeki gelişmeler değerlendirilirken, aynı zamanda Avrupa Birliği ile olan güncel gelişmeler de aktarıldı.
Etkinlik boyunca gerçekleştirilen panellerde; döngüsel ekonominin iş dünyasına nasıl entegre edilebileceği, iklim dostu çözümler, kaynak verimliliği, döngüsel ürün tasarımı gibi kritik konular derinlemesine tartışıldı. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine nasıl daha hızlı ulaşabileceği ve döngüsel ekonominin iş dünyasına katkıları üzerinde duruldu.
“Günümüzde dünyanın her yerinde sürdürülebilirlik konuşuluyor”
Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren İstanbul Sanayi Odası, Yönetim Kurulu Üyesi, Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe “Bugün burada, İstanbul Sanayi Odası ev sahipliğinde sizlerle bir araya gelmekten mutluluk duyuyoruz. Dünyanın farklı yerlerinde sürdürülebilirlik ve döngüsellik gibi küresel sorunlar konuşuluyor. Birleşmiş Milletler’in düzenlediği Taraflar Konferansı’nda sürdürülebilirliğin 17 ana başlığı ele alınıyor ve döngüsel ekonomi giderek daha fazla önem kazanıyor. Ülkemizde son beş yılda sürdürülebilirlik ve yeşil enerji konuları gündeme gelmeye başladı. Fosil yakıtlar ve enerji dönüşümü büyük sorunlar olsa da, yalnızca enerjideki dönüşüm dünyayı kurtarmaya yetmeyecek.
Sanayi devrimi ile şekillenen ekonomik sistemimizde, üretim verimsizliği, yanlış kullanım ve “al-kullan-at” kültürü çevreye zarar veriyor. Değerli metallerle üretilen ürünler kısa sürede atık haline geliyor ve çevre kirliliğini artırıyor. Ekosistemimiz büyük tehdit altında, aşırı hava olayları dünya ekonomisine milyarlarca dolara mal oluyor ve bu olaylar sadece parayla ölçülemez, diğer ekosistemlere de zarar veriyor.
Sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi konusunda enerji dönüşümü tek başına yeterli olmayacak. Döngüsel ekonomiye geçiş, doğa için oldukça önemli. Avrupa’daki yeşil mutabakat ile başlayan bu süreç, Türkiye gibi büyük ihracatçı ülkelerde de etkisini gösteriyor. Bu değişim, zaman zaman finansal sıkıntılar ve yavaşlamalar yaşatabilir, ancak teknoloji ve Ar-Ge bu dönüşümün temel bileşenleri.
Sürdürülebilir bir geleceği korumak için zorlukları aşmak zorundayız. Ya büyük bedeller ödeyeceğiz, ya da görevlerimizi yerine getirerek geleceğimizi koruyacağız. Bu yolculuk kolay olmayacak, ancak bu hepimizin ortak sorumluluğudur” dedi.
“Döngüsel ekonomi modelini yaygınlaştırmak için çalışmalar yürütüyoruz”
2025 yılı başlangıcının döngüsel ekonomi alanında hareketli bir yıl olacağını dile getiren DCube Sürdürülebirlik ve Döngüsel Ekonomi A.Ş. Kurucu Ortağı Gülcan Ergün “2025 yılı, sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi alanında hareketli bir yıl olacağı sinyallerini erken verdi. Türkiye’nin ulusal döngüsel ekonomi eylem planı bu yıl açıklandı ve büyük bir heyecanla beklenen önemli bir aşama oldu. Şubat 2025’te Avrupa Birliği Temiz Sanayi Mutabakatı da sürdürülebilirlik ve döngüsellik dinamiklerine yeni bir çerçeve getirdi. Ayrıca, iklim kanunu mecliste görüşülmeye başlanacak, bu da önemli bir adım. Emisyon azaltma ve ticaret sistemi odaklı olsa da, adaptasyon süreçlerine dair farklı dinamikler de mevcut.
2018’den beri sürdürülebilir kalkınma için döngüsel ekonomi modelini yaygınlaştırmak adına sektörlerle çalışmalar yürütüyoruz. Ancak, sanayi devriminden bu yana kökleşmiş doğrusal ekonomi modelinden döngüsel ekonomi modeline geçiş zorlu bir süreç. Döngüselliğin, özellikle kurumların operasyonel süreçlerine entegre edilmesi zaman alıyor. Bu nedenle dönüşümün ilk adımlarını atarak sürdürülebilir bir şekilde devam etmek hedefindeyiz” dedi.
“Döngüsel ekonomi ilkelerini ulusal vizyonlara entegre ediyoruz”
Dünya genelinde yıllık atık miktarının çok fazla olduğuna değinen Hedefler için İş Dünyası, Yönetim Kurulu Üyesi, UNBP Bölgesel Ortaklıklar Uzmanı, Ekip Lider, Oana Maria Lambert “Hepimiz üretmeye, tüketmeye ve atmaya hızla devam ediyoruz. Yıllık olarak 100 milyar ton malzeme kullanıyoruz ve bunun yüzde 90’ından fazlası atık ya da emisyon olarak son buluyor. Birçok bölgede geri dönüşüm oranları tek haneli rakamlarda kalıyor; inşaat atıkları, plastikler ve gıda kaybı ise artmaya devam ediyor. Ancak Döngüsel Ekonomi Haftası’nda yanlışları tekrar etmekle kalmayıp, neler doğru gidiyor ve daha başka neler yapılabilir, buna odaklanıyoruz. Yeni gelişmeler yaşanıyor, bu gelişmeler yavaş olsa da gerçekleşiyor. Döngüsel ekonomi, sadece çevresel bir kavram değil, aynı zamanda bir kalkınma stratejisidir; istihdam ve yeni iş fırsatları yaratır, işletmeleri dirençli hale getirir; bu yüzden biz buna yatırım yapıyor ve küresel çapta büyütüyoruz. Döngüsel ekonomi ilkelerini ulusal vizyonlara, kalkınma planlarına, sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ve iklim değişikliği stratejilerine entegre etmek için destek veriyoruz” dedi.
“Döngüsel ekonomi bir tercihten öte, stratejik bir gereklilik”
Türkiye’nin ilk İklim Kanunu ve AB’nin karbon düzenlemeleriyle sürdürülebilirlik alanında önemli bir dönemece girdiğini belirten SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ediz Günsel “Türkiye, ilk İklim Kanunu ve AB’nin karbon düzenlemeleriyle sürdürülebilirlik alanında önemli bir dönemece girdi. Bu yeni dönem, döngüsel ekonomiyi artık bir tercihten öte, stratejik bir gereklilik haline getiriyor. Malzeme ve kaynakların daha uzun süre ekonomide tutulmasını sağlayan döngüsel ekonomi, yalnızca çevresel değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da büyük önem taşıyor. Türkiye’nin kaynak kullanımı ve emisyon düzeyleri AB ortalamasının üzerinde; bu da kaynak verimliliğini artırarak dışa bağımlılığı ve ekonomik kırılganlığı azaltmamız gerektiğini gösteriyor.
Özellikle ihracata dayalı sanayi merkezlerinde, AB’nin karbon düzenlemeleri doğrultusunda dönüşüm gerçekleşmezse, firmalar rekabet avantajını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir. İstanbul ve Denizli de bundan etkilenecek sanayi şehirlerimiz arasında.
118 üyemizle gerçekleştirdiğimiz Sürdürülebilirlik Olgunluk Değerlendirmesi Anketi’ne göre, şirketlerin %41’i atık azaltım hedefi belirlerken, %42’si atıklarının bir kısmını geri dönüştürüyor. Ancak, teknolojik uygulamaları kullanan şirket oranı yalnızca %19 seviyesinde.
SKD Türkiye olarak, DCube ve Hedefler İçin İş Dünyası Platformu iş birliğiyle dördüncüsünü düzenlediğimiz Türkiye Döngüsel Ekonomi Haftası ile bu alandaki iş birliklerini güçlendirmeyi, fırsatları değerlendirerek somut adımlar atılmasına katkı sunmayı amaçlıyoruz” dedi.