Uluslararası marka tescil oranımız %2, yerli üretimle şimdi ihracat zamanı.
Ülkemizde dış ticaret yapan pek çok şirket, uluslararası marka tesciline sahip olmadığı için gümrüklerde mallarına el konulma riski ile karşı karşıya. Dünyanın ileri teknoloji merkezlerinden biri olma vizyonuna sahip olan Türkiye’nin yurtdışında tescilli marka sayısı oldukça düşük. Bu nedenle ihracat yapan firmalar ticari anlamda büyük risk altında.
Geçmişte sınai mülkiyet konusuna özellikle markalaşmak ve patent almak yalnızca bilim insanlarına özgü ya da teknolojik ürünlere ait bir hakmış gibi algılanırken, bugün fikri hakların korunması için firmalar bilinçli hareket ediyorlar. Ülkemizde marka, patent tescili veya lisanslama gelişmekte olan bir kültür olmasına rağmen, yurtiçi marka başvuru sayısı 1.300.000 ‘iken tescil edilmiş marka sayısı 800.000 adedi geçmiş durumda. Ancak aynı şeyi uluslararası alanda söylemek ise mümkün değil.
Türkiye’nin patent ya da marka tescili sayısı dünya verilerinin çok altında
Ülkemizde ihracatçı birliklerine kayıtlı firma sayısı 70.000’lerde olmasına rağmen, bu firmaların uluslararası alanda marka başvuruları yaklaşık 25.000 adet. Yani uluslararası marka tescil oranımız %2. Ülkenin ekonomik vizyonu doğrultusunda yerli üretime daha fazla önem vermeye başladığımız bugünlerde, özellikle ihracata yönelik üretim yapan firmaların marka tescili konusunda bilgilendirilmeleri ve gerekli adımları atmaları, ticaretlerini sürdürebilmeleri açısından önem taşıyor.
Neden uluslararası marka tescili yapılmalı?
Uluslararası marka tescili, ihracatçı firmalara ürünlerini güvenle ihraç etme olanağı sağlar. Tescillenmiş markalarla taklit edilme riski bertaraf edilir. Başkaları tarafından ürünlerin üretilmesi, piyasaya sürülmesi, satılıp ithal edilmesinin önüne geçilir. Bir markanın birden fazla ülkede marka tescili varsa o markanın değeri artar. Ayrıca yurtdışına ihraç edilecek ürünlerin markasının tescilli olması zorunludur. Tescilsiz ürünler sahte veya taklit mallar olacağı için tüketicilerin gözünde kalite ve güvenden yoksundurlar. Bu nedenle marka tescili olmayan ürünlerle ihracat yapılması mümkün değildir.
İhracat yapılmak istenen ülkeye marka tescilsiz girilmek istenirse gümrüklerde mallara el konabilir, bu durumda yüklü tazminatlar ödenmesi gerekir. Ayrıcamarka tescili olmadan, üstelik de ihracat yapılan ülkedeki tescilli markalara benzer bir markayla pazarda var olmak istenirseağır hukuki yaptırımlar uygulanır. Bu durum yalnız maddi zarara değil aynı zamanda firmalar için itibar kaybına da yol açar.
“Güvenli ihracat, marka tesciliyle başlar”
Yaklaşık 20 yıl önce “Türkiye’de tescilsiz marka olmayacak” iddiasıyla yola çıkan Adres Patent, deneyimlerini ihracat yapan firmalarla paylaşmakta ve onlara danışmanlık yapmaktadır. Uluslararası marka tescilinin gerek ülke ekonomisi gerek firmalar açısından önemini Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut şöyle ifade etti: “Madrid Sistemi dünyada en etkin ve yaygın biçimde kullanılan uluslararası tescil sistemi konumundadır. Dünya ticaret hacminin yüzde 80’inden fazlasına sahip olan üye ülkelere her geçen yıl yenisi ekleniyor. Tek bir başvuru ile birden fazla ülkede tescil alınabilmeye olanak sağlayan sistem ile AB ve OAPI (Afrika Fikri Haklar Organizasyonu) gibi topluluklarını kapsamakta. Böylece tek bir başvuruyla çok daha kolay bir şekilde ve zahmetsizce birçok ülkede tescil işlemleri gerçekleştirilebilmektedir. “