Umut Çelik / Business World Global Yazı İşleri Müdürü
DCT Trading Yönetim Kurulu Başkanı Levent Sadık Ahmet’le İstanbul’da gerçekleşen yatırımcı toplantısında bir araya geldik. Açılışı bir tarım robotu yaptı, kapanışı ise global vizyonuyla ilham veren bir girişimci. Hikâyesi, aslında sadece iş dünyasına değil, toplumsal hafızaya da dokunuyor. Çünkü o, yalnızca sermaye büyüten biri değil; aynı zamanda siyasi bir mirası, ekonomik bir yapıya dönüştüren bir isim.
Bazı hikâyeler vardır, sayılarla anlatılamaz. Bazı başarılar vardır, sadece ticari değil; aynı zamanda insani ve tarihi bir karşılığı vardır. Levent Sadık Ahmet’in hikâyesi de onlardan biri. Onun anlattıklarını dinlerken yalnızca bir iş insanının başarı öyküsünü değil, aynı zamanda aidiyetin, mirasın ve vizyonun nasıl birleştiğini de görüyorsunuz.
Henüz 23 yaşındayken, annesinden aldığı 10 bin dolarlık borçla ticaret dünyasına adım attığında kimse onun bir gün dünya çapında pamuk, tarım ve teknoloji yatırımları yapacağını tahmin etmiyordu. Ama o, bu borcu sadece bir sermaye olarak değil, bir güvenin, bir başlangıcın nişanesi olarak kabul etti.
Bugün, DCT Trading’in Yönetim Kurulu Başkanı olarak Vietnam’dan Pakistan’a, Çin’den Japonya’ya kadar onlarca ülkeye yılda 140 bin ton pamuk satıyor. Ve bu başarı öyküsünün temelinde, sadece sermaye yönetimi değil; vizyon, kararlılık ve köklü bir hafıza var.
“Babamın mücadelesini devraldım, sahamı ekonomi seçtim”
Levent Bey’e ilk sorum, bu yolculuğun arkasındaki motivasyon oldu. Cevabı nettir:
“Rahmetli babam Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklerinin sesi olmuş bir liderdi. 24 Temmuz 1995’te şüpheli bir trafik kazasında aramızdan ayrıldı. O siyasetle mücadele etti, ben ekonomiyle mücadele ediyorum. Bizim derdimiz hâlâ aynı: var olma mücadelesi. Ben bu mücadeleyi yatırım, üretim, istihdam ve sürdürülebilirlikle veriyorum.”
Siyasi bir isimden gelen bir girişimci için bu dönüşüm etkileyici. Köklerinden kopmadan, yeni nesil bir liderlik tanımı sunuyor.
“10 bin doları borç aldım, çünkü kimse ortak olmak istemedi”
Bugünün büyük şirketlerinin çoğu riskli başlangıçlarla kuruldu. Ancak Levent Sadık Ahmet’in hikâyesinde “inanç” faktörü öne çıkıyor:
“Şirketi kurarken ortak aradım. Kimse 10 bin dolarlık sermayeye güvenip girmek istemedi. Annem ‘ben borç veririm, sen yaparsın’ dedi. Onun verdiği o borç sadece para değil; inançtı, cesaretti, omuzdu.”
Bugün o şirket, yani DCT Trading, yılda 140 bin ton pamuk ihraç eden bir dev. Türkiye’den Çin’e, Pakistan’dan Japonya’ya pamuk tedarik eden bu yapı, artık pamukla da sınırlı değil.
“Ciroyu pamuktan aldık, yatırımı geleceğe koyduk”
Levent Bey, geçmişin başarılarını anlatmaktan çok, geleceği inşa etmenin heyecanında. Halka arz süreci sonrası elde edilen fonları nasıl kullandıklarını şöyle anlatıyor:
“15 milyon dolarlık halka arzdan gelen parayla ne yaptınız?” diye sordular. Dedim ki: ‘Borç ödemedik. Arz gelirini yatırdık.’
Çünkü ben hissemi satarak şirkete kaynak sağladıysam, bunun dönüşü üretim ve büyüme olmalı.
Biz bu parayla yaban mersini üretimini 4 kat artırdık, Türkiye’ye taşıyoruz. Teknoloji şirketimizi kurduk. Fintech sektörüne giriş yaptık. Pamuktan başka emtialara girdik. Kısacası, kendimizi dönüştürdük.”
Özellikle pamuk dışında inşaat malzemeleri, meyve işleme tesisleri ve finansal teknolojiler gibi alanlara yaptıkları atılımlar, şirketin ne kadar esnek ve vizyoner yönetildiğini gösteriyor.
“Şirketin açılışını robot yaptı; çünkü tarımı teknolojiyle büyütmek zorundayız”
Toplantının açılışını “Paşa” adlı bir tarım robotu yapmıştı. Semboliktir ama Levent Bey için bu, sadece bir gösteri değil; bir yönelim:
“Tarımda büyümek istiyoruz ama eski yöntemlerle değil. Daha az su tüketen, daha verimli, daha sürdürülebilir bir üretim modeli kuruyoruz. Robot ‘Paşa’, bunun ilk adımıydı.
BM’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine birebir uyumlu bir planımız var. Biz artık sadece pamuk değil, tarım teknolojisi de üreten bir şirketiz.”
“Yunanistan’da toprağa bastık, şimdi Türkiye’ye de dikiyoruz”
Levent Sadık Ahmet’in bir başka gurur duyduğu yatırım alanı da yaban mersini üretimi. Gümülcine’de 200 dönümde başlayan bu hikâye, şimdi Türkiye’ye taşınıyor:
“Toprağın bereketini, teknolojinin gücüyle birleştiriyoruz. Yunanistan’da başlayan yaban mersini üretimini Türkiye’ye taşıyarak hem iç pazara hem de ihracata oynayacağız.
Tarım, sadece köy işi değildir. Tarım, stratejik bir sektördür. Geleceğin en kritik alanı burası olacak.”
Levent Sadık Ahmet’in bugün geldiği noktada hâlâ aynı mütevazılık, aynı mücadele ruhu dikkat çekiyor. Bir şirketin bilançosu güçlü olabilir, ama o bilançonun arkasındaki niyet de güçlü olursa, işte o zaman o şirket yalnızca kazanç değil, iz de bırakır. Ve DCT Trading artık yalnızca pamuk ticareti yapan bir şirket değil, kendi kategorisini kendisi yaratan bir yapı. Geçmişin emeğini, bugünün zekâsıyla yoğurarak geleceğe taşımaya çalışan bir vizyonun adı.
DCT Trading, savunma sanayinde stratejik işbirlikleri kurarak yerli ve milli projelere katkı sağlamak için yola çıktığını da unutmamak lazım. Levent Sadık Ahmet ve ekini bu kapsamda, ileri teknoloji çözümlerle sektörel ihtiyaçlara yenilikçi yaklaşımlar sunuyor.
Belki günün sonunda bu hikâye, sadece bir iş insanının başarı öyküsü değil. Aynı zamanda annesinin güvenine, babasının mücadelesine ve bu toprakların potansiyeline duyduğu inancın sessiz ama derin bir anlatısı. Levent Sadık Ahmet, rakamların değil, hikâyelerin adamı. Ve onun hikâyesi daha yeni başlıyor.
