Umut Çelik / Business World Global Yazı İşleri Müdürü
Gökmen Sözen, Türk gastronomisini dünyaya tanıtma konusundaki öncülüğüyle dikkat çeken bir isim.
Akşam yemeğinde bir araya geldiğim Sözen Group CEO’su Gökmen Sözen ile Türk gastronomisini uluslararası arenada temsil eden projelerin nasıl hayata geçtiğini, gastronomi kültürünün yerel ve global unsurlarını nasıl harmanladığını ve sektöre olan katkılarını konuştuk.
Sözen’in vurguladığı gibi, Türkiye gastronomi turizmi açısından büyük bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyeli tam anlamıyla değerlendirebilmek için daha planlı ve stratejik adımlar atılması gerekiyor.
Türkiye, mutfak kültürü açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri. Fakat ne yazık ki, global gastronomi sahnesinde hak ettiği noktaya ulaşmış değil. Fransız, İtalyan, Japon mutfakları dünya çapında tanınıyor ve prestijli restoranlarıyla öne çıkıyor. Peki, Türk mutfağı neden aynı seviyede değil? Asıl problem, bu alanda uzun vadeli bir gastro-politikanın eksikliğinden kaynaklanıyor.
Gökmen Sözen’in de belirttiği gibi, Türk mutfağı yalnızca birkaç popüler yemekten ibaret değil. Lahmacun, kebap veya baklava elbette gastronomimizin değerli parçaları, ancak mutfağımızın derinliği ve çeşitliliği çok daha fazla. Sözen’e göre, “Türk mutfağı dünya gastronomisinin yükselen değerlerinden biri. Ancak dünya mutfağını incelediğimizde, Türk mutfağının yeterince tanıtılmadığını görüyoruz. Oysa doğru konseptler ve planlamalarla, mutfağımızın küresel çapta hak ettiği yere ulaşması mümkün.” diyor.
Gastronomi turizmi ve Türkiye’nin yol haritası
Gastronomi turizmi, yalnızca restoranlardan ibaret değil. Peru, Kolombiya, San Sebastian, Lyon gibi şehirler, gastronomiyi bir turizm değeri olarak kullanarak ekonomilerini büyüttüler. Türkiye’nin de benzer bir strateji izlemesi şart. Özellikle Mezopotamya bölgesi gibi gastronomik açıdan zengin bölgeler, doğru planlama ile dünya çapında ilgi görebilir. Ancak bu başarı için nitelikli turist çekme yolunda birkaç önemli faktöre odaklanmamız gerekiyor.
Gökmen Sözen bu noktada gastronomi turizminin yalnızca restoranlarla sınırlı olmadığına dikkat çekerek, “Gastro-turizm, yalnızca restoranlar için değil; oteller, marketler, gıda ve tarım sektörü için de büyük bir fırsat. Türkiye’nin bu alanda daha güçlü bir altyapı oluşturması gerekiyor. Yatırımcıları ve şefleri doğru stratejilerle buluşturabilirsek, dünya çapında bir çekim merkezi olabiliriz.” ifadelerini kullanıyor.
Gastronomi festivalleri: şehirlerin ekonomisine katkı
Türkiye’de düzenlenen uluslararası gastronomi festivalleri, yalnızca yeme içme sektörünü değil, aynı zamanda şehirlerin ekonomik ve kültürel kalkınmasını da destekliyor. Bu festivaller sayesinde yabancı şefler, yatırımcılar ve gastronomi dünyasının önde gelen isimleri Türkiye’yi keşfetme fırsatı buluyor. Örneğin, Gaziantep’in fıstığı, Antalya’nın susamı, Adana’nın kebabı gibi yöresel ürünler, yabancı mutfaklarla entegre edilerek yeni lezzetlerin ortaya çıkmasını sağlıyor.
Gökmen Sözen’e göre, “Festivaller, gastronomi turizminin gelişmesi için kritik bir rol oynuyor. Türkiye’nin farklı şehirlerinde düzenlenen etkinlikler, yalnızca lezzetleri değil, aynı zamanda kültürel mirası da dünyaya tanıtıyor. Biz de Gastromasa etkinliği ile hem Türkiye’yi hem de Türk mutfağını uluslararası arenada daha görünür hale getirmeyi amaçlıyoruz.”
Türkiye neden bir gastronomi merkezi olmasın?
Gastronomi turizmi, yalnızca bir lezzet deneyimi sunmakla kalmaz, aynı zamanda bir ülkenin kültürel kimliğini, tarihini ve yaşam tarzını dünyaya tanıtmanın en etkili yollarından biridir. Türkiye’nin mutfağı, tarihi ve kültürel birikimiyle eşsiz bir destinasyon olma potansiyeline sahip. Ancak bu potansiyelin hayata geçirilebilmesi için uzun vadeli bir planlama, doğru politikalar ve etkili bir tanıtım stratejisi gerekiyor.
Sözen’in de belirttiği gibi, “Türkiye’nin gastronomi alanında küresel bir marka olabilmesi için büyük bir dönüşüm gerekiyor. Biz sadece İstanbul’da değil, Londra’da da ses getirdik. Gastromasa’yı dünya markası haline getirmek için farklı ülkelerle temaslarımız var. Eğer bu yönde devam edersek, Türkiye’nin gastronomi turizmi alanında dünya çapında söz sahibi olması kaçınılmaz.”
Eğer bunu başarabilirsek, Türkiye sadece bir turizm ülkesi değil, aynı zamanda gastronomi alanında da dünyada adından söz ettiren bir merkez olabilir.
