Vodafone, Türkiye’nin dijitalleşme yolculuğunu mercek altına alan yeni bir rapor yayınladı. Vodafone’un hazırladığı “Dijitalleşme Yolunda Sabit Genişbant Politikaları” başlıklı rapor, Türkiye’de gelişen dijital ekosistemin etkinleştirilmesinde fiber altyapının vazgeçilmez rolüne odaklanıyor.
Rapora göre, ülkede fiber altyapının yaygınlaştırılması için ayrışma gibi yapısal reformların hayata geçirilmesi ve ayrışma ile eş zamanlı olarak ortak bir altyapı şirketinin kurulması gerekiyor. Raporda ayrıca, ihtiyaç duyulan reformların hayata geçirilmesi için lisans uzatma sürecinin bir fırsat olarak değerlendirilmesine, uzatmanın adil bir şekilde yürütülmesine, mobil ve sabit ayırmaksızın lisans uzatma sürecinin dengeli, adil ve öngörülebilir hale getirilmesine dikkat çekiliyor.
Vodafone’un yeni raporu, Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy ve Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel’in katılımıyla düzenlenen basın toplantısında tanıtıldı.
Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy şunları söyledi:
“Fiber altyapı meselesi, ülkemizin bir sorunu haline gelmiş durumda ve bu sorunun giderilmesi için yenilikçi ve çözüm odaklı yapısal değişikliklere ihtiyaç var. Bugün uluslararası tarafsız araştırmalar, yaklaşık 90 ülkenin değerlendirildiği fiber gelişmişlik endekslerinde Türkiye’nin ancak 50. sıralarda yer aldığını gösteriyor. Sabitte lisans uzatmanın da yapılacağı önümüzdeki birkaç yılın ülkemiz için kritik bir dönüm noktası teşkil ettiğini düşünüyoruz. Bu sürecin adil ve sektörel rekabeti destekleyecek şekilde yürütülmesi son derece mühim. Bizler bu süreci ülkemizin dijitalleşme misyonu açısından bir fırsat alanı olarak değerlendiriyoruz. Bu doğrultuda hazırladığımız ‘Dijitalleşme Yolunda Sabit Genişbant Politikaları’ konulu rapor, gelişen bir dijital ekosistemi etkinleştirmede fiber altyapının vazgeçilmez rolüne odaklanan 2030 vizyonumuzun hayata geçirilmesi için önemli bir referans noktası.”
Engin Aksoy şöyle devam etti:
“Dijital dünya şaşırtıcı bir hızla ilerliyor ve biz geride kalıyoruz. Türkiye’nin Güney Kore ile aynı yoğunluğa ulaşması için fiber hattını 2 milyon kilometreye çıkarması ve bunun için fiber hattını her yıl bir önceki yıla göre %17 artırması gerekiyor. Bu durumda ortaya çıkacak etkiler, her yıl Türkiye GSYH’sine %2,2’lik bir katkı sağlayabilir. Diğer bir deyişle, mevcut düzende devam edersek, her yıl 19 milyar dolarlık bir değerden mahrum kalacağız. Veriler, uluslararası örneklerin gerisinde kalan fiber kapsama, FTTS oranı ve ortalama sabit genişbant hızında endişe verici bir fark olduğunu ortaya koyuyor. Bu fark, sektördeki yapısal sorunlar, özellikle sabit altyapı tarafında dikey bütünleşik yapı ve altyapı paylaşım mevzuatı ile ilişkili. Bu sorunların, telekomünikasyon pazarının mevcut aksak yapısından kaynaklandığına, adil rekabeti engellediğine ve nihayetinde müşterilerimize sunduğumuz hizmet kalitesini etkilediğine inanıyoruz. Dolayısıyla, bizim için yapısal ayrışmanın gerçekleşmesi, ayrışmayla eş zamanlı olarak ortak altyapı şirketinin kurulmasına giden yolun açılması, lisans uzatma sürecinin yapısal reformlar için fırsat olarak değerlendirilerek hakkaniyetli bir şekilde uzatmanın yapılması öncelikli konular arasında yer alıyor.”
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel ise şunları kaydetti:
“Biz altyapı sahibi ve işletmecisinin ayrışmasının hem rekabeti tesis edeceğine hem de verimliliği sağlayacağına inanıyoruz. Ayrışma, uluslararası alanda yaygın olarak kabul görmüş, fiber yatırımlarını ve rekabeti artırmada uygulanan bir model. Fiber altyapının yaygınlaşmasının, altyapı sahipliğinin yapısal ayrışmayla tamamen bağımsız bir şirket tarafından yönetilmesi ile mümkün olacağına inanıyoruz. Altyapı ve üstyapı hizmetlerinin ayrılması, telekom operatörlerinin iş modellerini sadeleştiriyor. Ayrışma ile sadeleşmiş yönetim stratejileri; kurum içi etkin uygulamalar, yönetim motivasyonu ve nihayetinde genel verimliliğin artmasını sağlayabiliyor. Tüm operatörlere açık ve eşit hizmet veren bir altyapı firmasının varlığı, altyapının en verimli şekilde kullanımını sağlayacak, perakende piyasada artan rekabet ile yatırımın aboneliğe dönüşmesi hızlanacaktır. Diğer ülkelerde işe yaradığı kanıtlanmış, fiber altyapının tüm potansiyelini açığa çıkaran ve vatandaşlar ve işletmeler için daha hızlı, daha uygun fiyatlı internet erişimi sağlayan bu modeli benimsememiz gerekiyor. Önerdiğimiz ayrışma modeli, aslında daha önce devlet kurumlarının da işaret ettiği ve elektrik sektöründe de uygulanan bir model. Yapısal ayrışmanın, sektördeki yapısal engelleri ortadan kaldırmanın ve ülkemizdeki fiber altyapının tüm potansiyelini açığa çıkarmanın en etkili yolu olduğuna inanıyoruz.”
Hasan Süel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Lisans uzatmayla eş zamanlı olarak ayrışmanın yapılması ve altyapı politika kararlarının alınarak takvime bağlanması gerek. Kalkınma Planı’nda da yer alan genişbant stratejisinin ortaya koyulması ve hayata geçirilmesi önem arz ediyor. Sabit hizmet lisans uzatma süreçlerinde fiyatlandırmanın denge gözeterek hakkaniyetle belirlenmesi, hem ülke hazinesi için kazanç, hem de adil rekabetin tesisi için bir adım olacak. Hakkaniyetli bir lisans sürecinin uluslararası kabul gören metotlar çerçevesinde gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Örneğin, uzatma bedelinin belirlenmesinde EBITDA önemli bir rol oynuyor. Sabit altyapıda lisans uzatmanın nasıl yapılacağı önümüzdeki diğer lisans süreçleri için de bir örnek oluşturacak. Burada mobil ve sabitte farklılaşan değerleme yöntemleri ve bedelleri pazarda yapısal sorunlara sebep olabilir. Dolayısıyla sabitte seçilecek uzatma yöntemi 5G ve 2029 yılında yapılacak ihaleler için emsal oluşturacaktır. Burada hakkaniyet esasını savunuyoruz. Bu esas, sektörde rekabeti ve kamu menfaatini sağlayacak.”