Business World Global

İSO: Türkiye, yeni nesil sanayi anlayışını benimsemeli

İSO: Türkiye, yeni nesil sanayi anlayışını benimsemeli
25 Mayıs 2022 - 17:30

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “70 yıldır İSO’nun yönetimindeki isimler değişse de tüm sanayiciler şu ortak vizyonda birleşiyor, Türkiye’nin geleceği sanayidedir, üretimdedir. Çünkü sanayiciler olarak biliyoruz ki ancak üretiyorsak varız ve ancak üretirsek var olacağız. Gerçek refahı ve mutluluğu da tükettiğimizde yani kullandığımızda değil, ancak ürettiğimizde yakalayabiliriz” diye konuştu. 

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin mayıs ayı olağan toplantısı, “İSO’nun 70 yılı: Dün, Bugün ve Gelecek. Daha nitelikli üretim ve rekabetçi sanayi için değerlendirmeler” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümünden Prof. Dr. Ufuk Akçiğit konuk olarak katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, konuşmasının başında, 1952 yılında kurulduğundan bu yana sanayinin gelişimine büyük katkı yapan ve sanayiciler için adeta okul anlamı taşıyan İSO olarak bu ay 70. kuruluş yıldönümünü gurur, çoşku ve mutlulukla kutladıklarını söyledi. Bahçıvan, sanayiciler olarak Türkiye ekonomi tarihinin ve sanayinin gelişiminin 70 yılına tanıklık eden bir kurumun mensubu olmaktan gurur duyduklarını, ülkenin en güçlü ve en köklü sanayi odası olan İSO’nun aynı zamanda ülke üretim ekonomisinin canlı tarihi olduğunu vurguladı.

Konuşmasında İSO’nun tarihsel yolculuğundan bahseden, 10’ar yıllık özetler halinde Türkiye ekonomisi ve aynı dönemde Oda’nın hayata geçirdiği çalışmalardan örnekler sunan Bahçıvan, İSO’nun o günlerden beri sanayinin, üretimin ve Türkiye’nin gelişmesinin hep önünü açmaya çalışan, sorumlu bir sivil toplum kuruluşu olarak varlığını sürdürdüğüne değindi.

Yetmiş yıl önce dikilen filizler, büyük bir değere dönüştü

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Oda’nın sanayileşme isteklerinin yeniden alevlendiği, bir toplu iğne fabrikasının kurulmasının dahi toplumda büyük coşkuyla karşılandığı bir dönemde, 1952 yılında kurulduğunu hatırlatarak “Sanayiyi bir kurumun, bağımsız bir odanın temsil etmesi iradesi ve ihtiyacından hareketle, 750 öncü sanayicinin girişimiyle, bundan 70 yıl önce Eminönü’ndeki Vakıf Han’a İSO’nun ilk tabelası asıldı. O gün dikilen filizler İSO’da birlikte yeşererek, bu yetmiş yılın yolculuğunda çok farklı değerler sundu ve sunmaya da devam ediyor. 1960’lı yıllarda sanayinin kendini geliştirmesi için yeni adımlar atıldığını, ağır demir çelik sanayi fabrikalarının bacalarının tütmeye başladığını görüyoruz. Burada İSO’nun imgesel anlamda önemli vizyonlarından biri olan Odakule binamıza da değinmek istiyorum. 1960’lı yıllarda daha İstanbul’da bir gökdelen yokken, modern bir bina yokken böyle bir eseri hayal etmek, projelendirmek gerçekten kıymetli bir çaba. Başta dönemin İSO Başkanı Fazıl Zobu Başkanımız olmak üzere bu projeyi gerçekleştiren büyüklerimizi buradan saygı ve rahmetle anıyorum. Odakule binamızı 1 yıllık bir çalışmayla çevreci ve akıllı donanım uygulamalarıyla yenileyerek 2017 yılında tekrar hizmete açtık. İSO da bu tarihten itibaren tüm birimleriyle Odakule’de faaliyetlerini sürdürüyor. Aynı yıllarda atılan bir başka vizyoner adım ise İktisadi Kalkınma Vakfı’nın kuruluşu. Kurucusu olduğumuz İKV, Türkiye’nin Avrupa birliği yolculuğu ile neredeyse yaşıt bir kurum. AB yolculuğunda Türkiye’nin henüz daha devlet politikası oluşturulmadığı yıllarda 1965 yılında İstanbul müteşebbisi, İstanbul sanayicisi böyle bir vizyonla yola çıkmış. Yine o dönemde hayata geçirilen ve bugün İSO’nun en değerli markalarından biri haline gelen bir başka çalışma ise Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu araştırması… 1968 yılında yayınlamaya başladığımız çalışmamız; önce En Büyük 100, sonra En Büyük 300, ondan sonra da İSO Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Sanayi Kuruluşu içeriğiyle, yayınlandığı yıldan bu yana akademiden bürokrasiye, iş dünyasından basın yayın kuruluşlarına kadar ekonomi kamuoyunun yakından izlediği bir marka oldu” dedi.

İSO Çevre şubesi ve İSO Vakfı kuruldu

1980’li yıllarda ise Oda’nın vizyoner bir adımının da çevre konusunda faaliyet gösteren bir birim oluşturması olduğunu söyleyen Bahçıvan “Daha ülkemizde çevre konusu bir bakanlık olarak ele alınmıyorken 1987 yılında İSO Çevre Şubesi olarak bir birim kuruyoruz. Sanayicinin çevreye vermesi gereken önem, yapılması gereken çalışmalar, çevre ödülleri, bunlar yine İSO’nun yaptığı ilk çalışmalar. Şimdi bunu sürdürülebilirliğe dönüştürüyoruz ve bu konuda da çok iddialıyız. Yine ekonomiyle ilgili birtakım sıkıntılı dönemlerin yaşandığı 1990’lı yıllarda Oda’nın en önemli çalışmalarından biri de kendisi dışında eğitime destek verecek olan bir vakıf oluşturması… İSO’nun kurucu olduğu, o yıllardaki üyelerimizin de temel kurucu üye olduğu İstanbul Sanayi Odası Vakfı’nı 1994’te kurduk.  Bugün Vakfımız her geçen yıl gelişerek büyüyor ve 30’uncu yaşına doğru gidiyor. Ve 2000’li yıllarla birlikte düşük enflasyonlu, istikrarlı bir dönemin sanayimiz ve ekonomimizin gelişimine yaptığı katkıları hep birlikte yaşadık. İhracatın giderek güçlendiği, dışarıya daha çok açılan bir Türk sanayisinin başarılarına tanık olduk. Nitekim 30 milyar, 40 milyar dolarlık ihracatların giderek arttığı 2000’ler ve 2010’lar dönemi var. Bugün ise ne mutlu ki 300 milyar dolara çok yakın bir noktadayız” dedi.

Yetmiş yıldır İSO’nun yönetimindeki isimler değişse de tüm sanayicilerin şu ortak vizyonda birleştiğine değinen Bahçıvan “Türkiye’nin geleceği sanayidedir, üretimdedir; çünkü sanayiciler olarak biliyoruz ki ancak üretiyorsak varız ve ancak üretirsek var olacağız. Gerçek refahı ve mutluluğu da tükettiğimizde yani kullandığımızda değil, ancak ürettiğimizde yakalayabiliriz” diye konuştu.

Türkiye, yeni nesil sanayi anlayışını benimsemeli

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, yeni üretim çağına çevik, yaygın ağa sahip, bilgiyi kullanabilen, farklı küresel piyasalara çalışan şirketlerin damga vuracağını not düşerek” Gelecekte de ülkeler katma değerli istihdam yaratmak ve küresel çaptaki üretim ve inovasyon ekosistemlerine liderlik edebilmek için yarışmaya devam edecek. Bu dönemin en büyük dönüştürücü gücü teknoloji. Daha birkaç yıl önce hayal bile edemeyeceğimiz teknolojik gelişmelere tanık oluyoruz. Dünya değişirken biz bu değişimin neresinde olacağız? Türkiye’nin de yeni nesil sanayi anlayışını benimsemesi ve bu doğrultuda bir dönüşüme kendini hazırlaması gerekecek. İşte İSO olarak, 70 yıldır olduğu gibi bugün ve gelecekte de sanayimizin bu dönüşümü doğru ve ülkemiz açısından en verimli şekilde yapabilmesinin rehberi olmayı amaçlıyoruz. Geleceğimizin olmazsa olmazı küresel düzeyde rekabet gücünü artırmış bir Türkiye’dir ve bu noktada İSO elini taşın altına koyan tüm kurum ve kuruluşlarla istişare içinde, yıllardır olduğu gibi uyumlu bir paydaş olmaya devam edecektir. Bugün tüm dünyada önem kazanan yeni üretim anlayışı, yüksek katma değerli, ileri teknolojiye dayalı, verimli, çevreye duyarlı, dışa bağımlılığı azaltan, güvenli ve sürdürülebilir üretimi esas alıyor. İSO olarak geleceğe üretimin olmadığı bir miras bırakma hakkımız olmadığına inanıyoruz. Gelecek nesillerin de aynı kaynaklardan aynı şekilde yararlanma hakkı var, ancak dünyadaki kaynaklar hızla tükeniyor. Bu nedenle sürdürülebilir bir gelecek, sürdürülebilir bir çevre ve sürdürülebilir bir üretim yapısı her zamankinden daha kritik. Sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluğun temelinde ise sanayi şirketleri yatıyor. Bugünün zenginliklerini geleceğe taşıyacak olan ancak çevreye duyarlı üretim yapan, yaşam kalitesini artırmaya, refahı nesiller boyu sürdürülebilir kılmaya öncelik veren sanayi kuruluşları olacaktır” diye konuştu.

İnsan odaklı değişimin anahtarı, üretim kültüründe yatıyor

Nitelikli insan gücünü geliştirebilen, bu gücü dünyadan kendisine çekebilen ve ekonomisine kazandırabilen ülkelerin dünya ekonomisinde öne çıktığına da değinen Bahçıvan şunları söyledi: “Ekonomilerde insan odaklı bir dönüşümün anahtarı üretim kültüründe yatıyor. Tüketimin üretimin önüne geçmemesi, üretim kültürünün daha da güçlenmesi için bizden sonra bayrağı devralacak genç kuşaklara üretim aşkının aktarılması büyük bir önem taşıyor. Eğitimde üretimi merkeze alan ve insanın üretici yönünü öne çıkaran bir anlayış daha fazla geliştirilmeli ve eğitim müfredatları bu doğrultuda düzenlenmelidir. Mesleki eğitimin ve meslek liselerinin itibarı da artırılmalı, bu kurumlar yeniden yapılandırılmalıdır. İSO olarak MEB ile iş birliği halinde Mesleki Eğitim ve İşbirliği Protokolü’nü (MEİP) imzaladık ve son üç yıldır geleceğimiz adına önemli projelere hizmet ettik, etmeye de devam ediyoruz. Özetle, üretim kültürünü özümsemiş nitelikli insanlardan oluşan nesiller yetiştirmenin, eğitim sisteminin çağın ihtiyaçlarına cevap veren bir sistem olmasından geçtiğine inanıyoruz. Bu kapsamda sadece eğitimde değil, sanayinin ilgi alanına giren her konuda elimizi taşın altına koyarak 70 yıldır olduğu gibi bugün ve gelecekte de Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz.”

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
EN ÇOK KAZANANLAR
    EN ÇOK KAYBEDENLER
      EN ÇOK İŞLEM GÖRENLER
        BUGÜN 1000TL NE OLDU?
        • -

          BORSA

        • -

          DOLAR

        • -

          EURO

        • -

          ALTIN

        KUR ÇEVİRİCİ

        Para Birimi

        Çevrilecek Para Birimini Seçin

        Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları businessworldglobal.com'a aittir, haberleri kopyalamayınız.

        [reklam]