İbrahim Öztürk / GTech Genel Müdür Yardımcısı
Bu soru bence tüm bankaların sıklıkla sorması gereken en önemli soru. Gelişen teknoloji ve yapak zeka inisiyatifleri ile her geçen gün daha da rekabetçi hale gelen finans dünyasında büyümeyi sürdürülebilir kılmanın olmazsa olmazından bahsediyoruz.
Finansal teknolojiler ve açık bankacılık alanında yaşanan gelişmeler finans kuruluşlarının müşterileri ile olan ilişkilerini yepyeni bir zeminde yeniden düzenlenmesini gerektiriyor. Fintekler ile beraber hareket edebilmek, bazen rakip bazen de iş ortağı olmayı becerebilmek geliştirilmesi gereken çok önemli bir kas olarak görünüyor. Bu değişim doğrultusunda verileri üzerindeki farkındalığı artan tüketiciler finansal kuruluşlardan artık yalnızca temel bankacılık uygulamalarını karşılamalarını değil, finansal verilerini anlamlandırarak onların hayatlarını kolaylaştıran çözümleri talep ediyor; bankaları artık yalnızca birer finansal kuruluş değil, hayat yolculuklarında onların refahını artırmaya yardımcı birer partner olarak görüyor.
Tüketicilerin beklentilerindeki bu radikal değişimler bankaları, bugüne kadar benimsedikleri anlayışların ötesinde, modern gereksinimleri karşılayacak altyapılara ve yenilikçi iş birliklerini zorunlu kılıyor. Finansal kuruluşların modern ihtiyaçlarına karşılık verebilmesi ve inovatif iş birliklerini mümkün kılabilmesi adına geliştirdiğimiz Symphony Labs ürünümüz ile altyapı yatırımı yapmadan pazar ihtiyaçlarına göre farklılaştıran BaaS (Banking-as-a-Service) ve marketplace altyapısına sahip oluyor.
Symphony Labs’in sunduğu Hizmet Olarak Bankacılık – BaaS, Hizmet Olarak Platform – PaaS ve Hizmet Olarak Güvenlik -SECaaS çözümleri, bankaların ihtiyaç duyduğu dönüşümü başarıyla gerçekleştirmesi için kilit bir rol oynuyor.
Hizmet olarak Bankacılık (BaaS) ile bankalar, temel bankacılık altyapısını Symphony Labs’e emanet ederek finansal ürün ve hizmetlerini dijital kanallar aracılığıyla daha hızlı ve esnek bir şekilde sunabiliyorlar, fintech iş birliklerini kolaylaştırarak müşteri deneyimini zenginleştirebiliyorlar. Bu yaklaşım, bankaları sadece bir finans kurumu olmaktan çıkarıp, bir finansal teknoloji platformuna dönüştürüyor.
Hizmet olarak Platform (PaaS) sayesinde ise, bankalar altyapı yönetimi ve bakım yükünden kurtularak kaynaklarını inovasyona ve müşteri odaklı çözümler geliştirmeye odaklanırken, ölçeklenebilirlik ve maliyet optimizasyonu avantajlarından yaralanıyorlar. Bu sayede, bankalar teknoloji altyapısını yönetmek yerine, asıl işine – müşterilerine en iyi hizmetleri sunmaya – odaklanabiliyor.
Hizmet olarak Güvenlik (SECaaS) ise, bankalara en son güvenlik teknolojilerini ve uzmanlığını sunarak müşteri verilerini ve operasyonlarını siber tehditlere karşı korumasına ve yasal düzenlemelere uyumluluğa destek olmasını sağlıyor. Bu üç hizmetin entegre bir şekilde sunulması, bankaların dijital dönüşüm yolculuğunu hızlandırarak rekabetçi bir avantaj elde etmelerini ve geleceğin finansal dünyasında lider konuma gelmelerini mümkün kılıyor.