Umut Çelik / Business World Global Yazı İşleri Müdürü
İhracat ve ithalat rakamlarına baktığımızda, Cumhuriyet tarihi boyunca dış ticaret fazlası verdiğimiz sadece 16 yıl olmuş.
Bunların da 1930 ve 1937 yıllarını kapsayan 8 senesi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk dönemine denk geliyor. Daha sonra da 1939 ve 1946 yıllarını kapsayan 8 senede de dış ticaret fazlası verebilmişiz. Sonuç olarak Atatürk dönemi, Türkiye ekonomisinde enflasyonsuz ve her yıl istikrarlı büyüme hızıyla en başarılı dönem oldu.
Cumhuriyet’in ilk 20 yılında yaşanan sıçrama, Türkiye adına tarihindeki en yüksek büyüme oranlarını vermekle birlikte, temel olarak ülkede insanların temel ihtiyaçlarını karşılayacak buğday, un, şeker gibi temel tüketim maddelerinin üretimini amaçlıyordu.
Cumhuriyet döneminde yerli sanayi geniş teşviklerle geliştirilmeye çalışıldı. Bunun ilk örneği şeker üretimidir. İthal ikamesinin somut bir örneği şeker üretiminde yaşanmıştır. Bu kapsamda yasal düzenleme de yapılmış, 1913 tarihli Teşvik-i Sanayi Kanunu gözden geçirilip tekrar 1927 yılında yürürlüğe konularak yerli üretim teşvik edildi.
Günümüzde ise her türlü teşvike rağmen 250 milyar doları aşan ihracat yüz güldürürken, 360 milyar doları aşan ithalat ile dış ticaret açığımız kanayan yara olarak devam ediyor.
Bazı ihracatçıların devlete baskısı sonucu döviz kuru istenmeyen seviyelere gelmiş, hatta bunu isteyen ihracatçılara bile zarar vermeye başladı. Vatandaşın döviz kurundan dolayı yaşadığı mağduriyetlerden bahsetmiyorum bile. Yani ortalama 1 dolarlık ihracatın yaklaşık 60 cent’ini devlet, ihracatçıya teşvik ve desteklerle geri ödüyor olarak düşünebilirsiniz.
Asgari ücrette yapılan popülist politikalar, işçi maliyetlerini artırmanın yanı sıra enflasyonu her geçen gün daha da yukarı fırlatıyor. Sadece teşvikle beslenen bazı ihracatçılar, üretimlerini yurt dışına kaydırmaya başladı. Teşvik ödemesi çıkarmakla meşgul devlet kurumları ise izleme pozisyonuna geçti.
Kurtuluş Savaşı’ndan çıkmış, ekonomisi dışa bağımlı, sanayi devrimini ıskalamış ve Osmanlı’dan sadece 4 fabrika alan milli bir anlayışla yürüttüğü ekonomik kalkınma çalışmaları sonucunda 46 fabrika kurarak ve ithalatı büyük oranda azaltarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının temellerini atan Mustafa Kemal Atatürk, bu ihracatçıları görse ne derdi?