Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen Uzak Ülkeler Stratejisi tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, uzun bir süredir yoğun mesai ve titizlikle çalışmalarını yürüttükleri Uzak Ülkeler Stratejisi’nin detaylarının paylaşılması amacıyla bir araya gelindiğini belirtti.
Küresel ekonomiye entegre olmuş tüm ülkelerde dış ticaretin, uzun dönemli büyüme, refah ve ekonomik gelişmenin en önemli bileşenleri arasında olduğunu ifade eden Muş, üretim ve ihracata dayalı bir büyüme modeli benimseyen Türkiye’nin de küresel ticaretteki payını yükseltmeyi ve buna bağlı olarak yüksek katma değerli mal ve hizmet ihracatını artırmayı hedeflediğini anımsattı.
Muş, buradan yola çıkarak, ihraç ürünlerini dünyanın en uzak noktasına ulaştırmayı ve Türkiye markasının bilinirliğini artırmayı amaçladıklarını aktararak, şunları kaydetti:
“Bu doğrultuda günün koşullarını, değişen ihtiyaç ve talepleri yakından takip ediyor ve ihracat politikası araçlarımızı proaktif bir şekilde güncelliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu küresel vizyon çerçevesinde dış ticaretimizin yapısını geliştirmek üzere Uzak Ülkeler Stratejimizi hazırladık. Bahse konu stratejimiz ile ürün ve hizmetlerimizin çok daha uzağa, mesafe tanımaksızın ulaşması için tüm paydaşlarımızla birlikte oldukça kapsamlı bir yol haritası çizdik. Bu strateji, altını çizmek isterim ki bugüne kadar hazırlanan en detaylı dış ticaret strateji belgelerinden biri niteliğindedir.”
“250 milyar dolar ihracat hedefine ulaşacağımızdan eminiz”
Bakan Muş, 2020 yılının başından bu yana salgın ile sınanan dünya ekonomisinin, Rusya-Ukrayna savaşı ile süregelen lojistik ve tedarik zinciri sorunlarının derinleştiği, ham madde, gıda ve enerji krizleri ile küresel enflasyon gibi risklerin son derece arttığı bir dönem geçirdiğini, küresel ölçekte yaşanan tüm bu olumsuz gelişmelerin, dünya ticareti ve ekonomisini önemli bir dar boğaza taşıdığını anlattı.
Türkiye ekonomisinin, bu zor süreçte yerinde saymadığını ve önemli başarılara imza atmayı sürdürdüğünü ifade eden Muş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2021 yılında yüzde 11 oranında büyüme kaydederek son 10 yılın en güçlü büyüme hızına ulaşan ekonomimiz, 2022 yılının birinci çeyreğinde de yüzde 7,3 oranında büyümeyi başarmıştır. 2021 yılındaki büyümeye 5,3 puan pozitif katkı sağlayan ihracatımız, ilk defa 200 milyar dolar eşiğini aşarak dünya ihracatı içerisindeki payını yüzde 1’in üzerine çıkarmayı başarmıştır. Böylece 2021 yılında yüzde 32,8 artarak 225,2 milyar dolar olarak gerçekleşen ihracatımız, büyümenin itici gücü olmuştur. Benzer şekilde, bu yılın ilk yarısında ihracatımız yüzde 20 artışla 126 milyar dolar seviyesine yükselerek makroekonomik göstergelerimizi olumlu yönde etkilemeye devam etmektedir. Bu güçlü performans ile Sayın Cumhurbaşkanımızın yıl sonu için işaret ettiği 250 milyar dolar ihracat hedefine ulaşacağımızdan eminiz.”
Muş, hizmet ihracatının da aynı mal ihracatı gibi Türkiye ekonomisi bakımdan kilit konumda bulunduğuna işaret ederek, Türkiye’nin hizmet ticaretinde net ihracatçı pozisyonunda olduğunu, dünyanın dört bir köşesine gerçekleştirdikleri hizmet ihracatının, 2002 yılında 14 milyar dolar seviyesinden 2021 yılında salgın kaynaklı olumsuz koşullara rağmen 58 milyar dolara ulaştığını, böylece ülkenin küresel hizmet ihracatından aldığı payın, mal ihracatımıza benzer biçimde yüzde 1 düzeyini yakaladığını vurguladı.
“Rotamızı uzak ülkelere çeviriyoruz”
İhracatta uzak ülkelere odaklanılmasına değinen Muş, “Dış ticaretimizde geçtiğimiz 20 yılda yazdığımız başarı hikayesinin komşu ve çevre coğrafyalarımızda yoğunlaştığını, ihracatımızın 3’te 2’sinin görece yakın ülkelere gerçekleştirildiğini, Türkiye’nin ortalama ihracat mesafesinin dünya ortalamasının altında kaldığını görüyoruz. Bu durum, uzak ülkelere yönelik özel bir dış ticaret stratejisini ortaya koymamızı gerekli kılmaktadır.” dedi.
Salgın nedeniyle küresel üretim ve tedarik zincirinde yaşanan aksamaları da fırsat olarak değerlendirerek Türkiye’nin küresel pazarlardaki konumunu güçlendirmek için yola çıktıklarını belirten Muş, şunları kaydetti:
“Ortalama 3 bin 65 kilometre olan ihracat menzilimizi dünya ortalaması olan 4 bin 744 kilometrenin üzerine çıkarmak için harekete geçiyoruz. İhracatımızın geleneksel ürün-pazar yapısını bir ileri aşamaya taşıyarak yeni ürün ve yeni pazar çeşitliliğine odaklanıyor, böylece rotamızı uzak ülkelere çeviriyoruz. Bu anlayışla Bakanlığımızca yapılan analitik çalışmalar neticesinde ülkemize 2 bin 500 kilometreden uzak mesafede bulunan, dünyadan ithalatı 60 milyar doların üzerinde olan ve ithalatından aldığımız payın yüzde 1’in altında olduğu 18 ülkeyi Uzak Ülkeler Stratejisi kapsamında ticaretimizin geliştirilmesine yönelik hedef ülkeler olarak belirledik.
Bu ülkeler; Amerika kıtasından ABD, Kanada, Meksika, Brezilya ve Şili, Asya kıtasından Çin, Japonya, Güney Kore, Pakistan, Hindistan, Endonezya, Malezya, Tayland, Filipinler ve Vietnam, Afrika’dan Güney Afrika ile Nijerya ve Okyanusya’dan ise Avustralya’dır. Dünya ekonomisinde yüzde 64 paya sahip olan bu ülkeler, dünya mal ithalatının yüzde 47’sini ve dünya hizmet ithalatının ise yüzde 35,6’sını yapmaktadır. Bu büyüklükleriyle tespit edilen ülkeler, ülkemizin ticaretini kazan-kazan ilkesi temelinde geliştirmemiz için önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Stratejimiz ile dünya ekonomisinin yarısından fazlasını teşkil eden bu ülkelerin ithalatında ülkemizin payını, ilk aşamada dünya ihracatındaki ortalama payımız olan yüzde 1’e yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu hedef, anılan ülkelere 2018-2020 ortalaması olan 20 milyar dolar düzeyindeki ihracatımızın, 4 katına yükseltilerek 80 milyar doların üzerine çıkarılması anlamına gelmektedir.”
Muş, strateji ile ihracatı artırma hedeflerinin yanı sıra Türk ürün ve hizmetlerinin küresel ölçekte tanınırlığının geliştirilmesine, ülkenin küresel değer zincirlerindeki konumunun güçlendirilmesine de öncelik verdiklerini belirterek, ortaya koydukları eylemlerle finanstan kültürel hizmetlere, bilişim teknolojilerinden lojistik ağlara, Türkiye’nin küresel ekonomideki kilit rolünün sağlamlaştırılmasına ve söz konusu 18 ülke ile ekonomik ve ticari iş birliğinin en üst düzeye çıkarılmasına rehberlik edeceklerini bildirdi.
Ticaret Bakanı Mehmet Muş, bu stratejiyi belirlerken yapılan hazırlıkların, yaklaşık bir yıllık sistematik ve emek dolu bir çalışma sürecini kapsadığını belirtti.
Çalışmalarda 11. Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program, İhracat Ana Planı gibi üst politika belgelerini kılavuz edindiklerini ifade eden Muş, 18 ülkeyi seçerken ince eleyip sık dokuduklarını, her bir ülke özelinde, stratejik karar alma modellerini kullanarak potansiyel ülkelerin büyüme-pay analizlerini yaptıklarını, ayrıca 18 ülkeye yönelik Türkiye’nin ihraç ürünlerini ve ilgili ülkenin ithalat kompozisyonunu göz önüne alarak arz-talep eşleştirmesi yaptıklarını, potansiyel sanayi ve tarım ürünlerini belirlediklerini, her bir ülke için kapsamlı e-ihracat analizi ortaya koyduklarını, altyapıdan maliyetlere kadar lojistik sektörünün durumunu analiz ettiklerini anlattı.
“Her biri sonuç odaklı kurgulanmış, toplam 328 eylem planladık”
Mehmet Muş, hizmet ihracatında alt sektörlere kadar inerek ayrıntılı sektörel analizler yaptıklarını, mal ve hizmet ihracatçısı firmalarla anket çalışmaları gerçekleştirdiklerini aktararak, ankete katılan firmaların profillerini çıkarttıklarını, ihracatçıların söz konusu pazarlarda karşılaştıkları pazara giriş engellerini, kısıtlarını veya pazara girişlerini kolaylaştıran etkenleri tespit ettiklerini, yararlandıkları ihracat desteklerinin etkinliğini ölçtüklerini, anket çalışmasının, uzak ülkelere ihracat konusundaki güçlü ve zayıf yanları, fırsatlar ve tehditleri belirlemekte etkin rol oynadığını söyledi.
Tüm bu süreç neticesinde Uzak Ülkeler Stratejisi’ni 3 bölümde kurguladıklarını ve yaklaşık 1.000 sayfalık bir rapor hazırladıklarını belirten Muş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Raporun ilk bölümünde, mal ve hizmet ticaretimizin durum tespitinden 18 ülkenin belirlenme kriterlerine, analitik çalışmalarımızda kullandığımız metodolojiden güncel istatistiklere kadar pek çok kapsamlı değerlendirmeye yer verdik. İkinci bölümde, tabiri caizse 18 ülkenin röntgenini çektik. İlgili ülkelerin bir nevi künyesi olan bu bölümde, pazar ve ithalat yapısından e-ihracata, lojistikten hizmet ticareti ve ülke bazlı anket analizlerine kadar kapsamlı ve yol gösterici bilgilere yer verdik. Raporun son bölümünde ise bütün bu bilgiler ışığında hazırladığımız sonuç odaklı ortak ve ülke bazlı eylemlerimizi sıralamış bulunuyoruz. Ticaret Bakanlığı olarak, bu stratejinin hazırlanmasında tüm paydaşlarla istişarelerde bulunduk. Bu istişareler ve firma anketlerinden yola çıkarak her biri sonuç odaklı kurgulanmış toplam 328 eylem planladık.”
“Stratejimizde ‘Made in Türkiye’ markasını öne çıkaracağız”
Ticaret Bakanı Muş, strateji kapsamındaki birçok eylemi sorumlu kuruluşları belirlemek suretiyle ve bir takvim doğrultusunda hayata geçirdiklerini ifade ederek, bazı eylemlere ilişkin şunları aktardı:
“Strateji ile 18 ülkeye yönelik ‘Pazara Giriş Rehberi’ oluşturacağız. Söz konusu rehberler ile her bir ülkeye ilişkin pazar dinamikleri, yatırım imkanları, mevzuat, ülkedeki şirket kurma ve iş yapmaya yönelik yol haritası gibi bilgileri firmalarımızın hizmetine sunacağız. Stratejimizde ‘Made in Türkiye’ markasını öne çıkaracağız. Stratejimizde yer alan 18 ülke için mevcut ihracat desteklerimizi 25 puan artırıyoruz. KOBİ’lerin uzak ülkelerdeki tedarik zincirlerine entegrasyonu konusunda çalışma grupları kuracak ve niş sektörlerde tasarım odaklı pazarlama stratejisi kurgulayacağız. Çok kanallı markalarımızın, ilgili ülkedeki zincir mağazalar, e-ticaret pazar yerlerinde ve en yaygın tüketim kanallarında eş zamanlı yapılanmasına yönelik destek mekanizmalarını hayata geçireceğiz.
Bu ülkelere yönelik belirlediğimiz hedef sektörlerde spesifik ticaret ve alım heyetleri yapacak; ‘Birlikte İş Yapma Networking Etkinlikleri’ gibi organizasyonlar gerçekleştireceğiz. Filmlerimizi, dizilerimizi, dijital oyunlarımızı, markalarımızı, ülkemizin marka olmuş isimlerini ve oyuncularımızı bu çalışmalarımızda ülkemizin ürün ve hizmetlerini uzaklara taşıma noktasında güç olarak kullanacağız. Tüm dijital platformlarda ürün yerleştirilmesini teşvik edeceğiz. Sosyal medya da bu tanıtım çalışmalarımızda ilave teşviklerimizle faal olarak kullanacağımız bir başka araç görevi görecek. Tanıtım faaliyetlerini mümkün olduğunca uzak ülkelerin ana dilinde tasarlayacağız.”
Muş, mesafe engellerini azaltmak, daha kısa ve daha ucuz ürün tedariki için “Lojistik Çalışma Grupları” kuracaklarını, Türkiye ve uzak ülkeler arasındaki lojistik hatlarının çeşitlendirilmesi yoluyla taşıma süreleri ve lojistik maliyetlerinin düşürülmesi için çalışmaları hayata geçireceklerini söyledi.
Eğitim alanında “Study in Türkiye” markası ve sağlık hizmet ihracatına yönelik “Heal in Türkiye” portalı aracılığıyla yapılacak tanıtım ve etkinlikleri bu ülkeler özelinde ilave desteklerle artıracaklarını belirten Muş, aynı çalışmayı oyun sektöründe öncü firmaların oyunlarının tanıtımı ve bu firmaların bu ülkelerdeki popüler yazılım-uygulama-oyun platformlarında yer alması için de yapacaklarını dile getirdi.
Muş, bu eylemlerin bahsettiği yüzlerce eylemden sadece birkaçı olduğunu aktararak, “Ülkeler özelinde kurguladığımız eylem planları da yukarıdaki ortak eylemleri destekleyecek ve bir yol haritası teşkil edecektir.” dedi.
“Uzak ülkeler arasında ihracatımızın önemli bir payına sahip ABD için çalışmalarımızı eyaletler özelinde yaptık”
Bakan Muş, bütün sektörlere yeni bir bakış açısı getirecek geniş kapsamlı bu eylem planlarını bazı ülke örnekleri ile değerlendirmek istediğini ifade etti.
Uzak ülkeler arasında ihracatın önemli bir payına sahip ABD için çalışmaları eyaletler özelinde yaptıklarını bildiren Muş, bu kapsamda ticaret heyetleri, fuarlar ve tanıtım organizasyonları gibi geleneksel pazarlama araçlarının yanında pek çok özgün eylem kurguladıklarını, lojistik ve iş geliştirme merkezi kurulmasının bunların arasında ön plana çıkan bir eylem olduğunu, bu vesileyle yeni kurguladıkları yurt dışı lojistik dağıtım ağları mekanizmasını da etkin olarak kullanacaklarını söyledi.
Muş, ABD’den Türkiye’ye sağlık alanında ziyaretleri artırmak üzere, hem sigorta şirketlerini hem de bu alandaki operatörleri kapsayan birtakım eylemler tasarladıklarını belirterek, “Dizi ve filmlerimizin ABD’deki yayın platformlarına girişini sağlayacak çalışmaların yanı sıra dijital oyun ve yapay zeka alanında da firmalarımızı ABD pazarına taşıyacak eylemlere de planımızda yer verdik.” dedi.
Bir diğer örneğin, Güney Amerika’nın önde gelen ekonomilerinden Brezilya olduğunu ifade eden Muş, şunları kaydetti:
“Dizileriyle dünya çapında ün yapmış Brezilya’ya Türk dizilerini tanıtacağız. Ülkenin önde gelen yayıncı kuruluşları ile iş birlikleri geliştireceğiz. Bu bağlamda, Portekizce dublaj maliyetlerine sağlanan destekleri artıracağız. İlaveten, müteahhitlerimizin Brezilya’nın altyapı projelerinde yer almaları için girişimlerde bulunacak, sağlık hizmet ihracatında 210 milyonu aşan nüfusuyla Brezilya’dan çok daha fazla hastayı ülkemizde konuk edecek eylemleri hayata geçireceğiz.”
“Hindistan ile deneyimli olduğumuz ‘Akıllı Şehir Sistemleri’ sektörümüzü buluşturacağız”
Bakan Muş, bir diğer hedef ülkenin ise Çin olduğunu, dünyanın en büyük üretim ve tüketim merkezi olan Çin Halk Cumhuriyeti’ne yönelik birçok eylem planının bulunduğunu söyledi.
Eylemlerin, hem Çin’in sunduğu fırsatların Türkiye’nin sektörlerince hem de Türkiye’nin sektörlerinin kabiliyetlerinin Çin sektörlerince tanınmasına odaklandığını vurgulayan Muş, “Bu çerçevede, Çin’in önde gelen fiziksel ve elektronik pazar yerlerinde ülkemiz sektörlerini tanıtıcı projeler planlıyor; Türk ve Çin iş dünyaları arasındaki iletişimi arttırmayı hedefliyoruz. Ayrıca, e-ticaretin en yaygın şekilde kullanıldığı Çin’e e-ihracatımızı artırmak için çevrim içi mağazalar kuracağız. Bu bağlamda, Uzak Ülkeler Stratejimize de uygun bir şekilde çok yakın zamanda açıklayacağımız ve e-ihracatımızı artırmaya yönelik güçlü bir destek paketinin de müjdesini vermek istiyorum.” şeklinde konuştu.
Muş, dünyanın yazılım sektörü liderlerinden Hindistan ile deneyimli oldukları “Akıllı Şehir Sistemleri” sektörünü buluşturacaklarını belirterek, “Ayrıca, Türk mobil oyun sektörünün bu pazardaki farkındalığını artıracağız. Hindistan pazarında düğün, sağlık, spor ve gastronomi hizmetleri alanında da çalışmalar yapacak, ayrıca ortak film projelerini de gündeme alacağız.” dedi.
Afrika’nın büyük ve gelişen ekonomilerden olan Nijerya’ya sağlık hizmeti ihracatını artıracak etkinlikler düzenleyeceklerini, ülkede sağlık kuruluşlarının tanı merkezi gibi yatırımlarını özendireceklerini belirten Muş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu pazarda müteahhitlik ve teknik müşavirlik firmalarımızın daha güçlü yer almaları için özel çalışmalar gerçekleştirecek, akıllı şehir sistemlerine ilişkin güçlü firmalarımızı bu pazara yönlendireceğiz. Burada detaylarına giremediğim diğer ülkeler için de söz konusu ülkelerin kendine özgü dinamiklerini göz önünde bulundurarak hazırlanan benzer birçok eylem planımız olduğunu yeniden vurgulamak istiyorum. Finans, standardizasyon, lojistik, tanıtım, diplomasi gibi birçok alanda güçlü eylemlerimiz ihracatçılarımıza yol gösterecek, önlerini açacak.”
“Artık menzilimizi daha uzağa taşıma, ufkumuzu daha da ötelere götürmenin zamanı geldi”
Mehmet Muş, stratejide yer alan tespitler ve kurgulanan eylemlerin, Türkiye’nin mal ve hizmet ihracatının gelişimini destekleyecek kapsamlı bir rehber vazifesi göreceğine inandığını ifade ederek, “Bütün bu eylemler yakın vadeye yönelik değil, zamanımızın çok ötesine uzanan, mesafeleri aşacak mahiyette tasarlanmış bir yol haritası niteliğindedir.” dedi.
Bu stratejinin başarıya ulaşmasında en önemli görevin iş dünyasının temsilcilerine düştüğünü vurgulayan Muş, şunları kaydetti:
“Ülkemizin sanayicileri, mal ve hizmet ihracatçıları ve müteahhitleri bugüne kadar geleneksel pazarlarımızda çok önemli işlere imza attılar; büyük bir deneyim ve rekabet gücü kazandılar. Artık menzilimizi daha uzağa taşıma, ufkumuzu daha da ötelere götürmenin zamanı geldi. Zira, ülkemiz ekonomisinin ve ihracatının son 20 yılda geldiği nokta, artık geleneksel pazarlarımızın ötesine geçmemizi gerekli kılıyor. Bugün sizler, her kıtada, her ülkede en rekabetçi aktörler arasında olmak mecburiyetindesiniz. Bu hareketin lojistik, kültürel, finansal birçok zorluğu olduğunun farkındayız. Nitekim söz konusu stratejimiz uyarınca, sizlerle iş birliği halinde bu zorlukları ortadan kaldırmayı, uzakları yakın etmeyi murat ediyoruz. Unutmayalım ki gitmek isteyene, hedef koyana hiçbir yer uzak değildir.”
Muş, Türk ürün ve hizmetlerinin artık mevcut kalıplarını kırmasını, yeni pazarlara girmesini ve buralarda tutunmasını arzu ettiklerini ifade ederek, “Bu manada yaptığımız bütün bu çalışma, hazırlık ve eylemlerin, Türkiye ekonomisinin güçlü büyümesinin teminatı olacağına yürekten inanıyorum.” dedi.
Muş, Uzak Ülkeler Stratejisi’nin Türkiye’nin ve ihracat camiası için hayırlı olmasını dileyerek, bu çalışmanın hazırlanmasında emeği geçenlere şükranlarını sundu.